Ankara’nın Altındağ ilçesi Anafartalar Caddesi üzerinde yer alan Karyağdı TürbesiKaryağdı Hatun'un hikâyesi, şehrin tarihine ışık tutan ve hâlâ canlılığını koruyan bir efsane olarak yaşamaya devam ediyor. 

Başkentin Unutulmaz Efsanesi ‘Karyağdı Hatun Türbesi’  (2)

Ankara tarih boyunca pek çok önemli olaylara tanıklık etmiş ve tarihin derinliklerinde çok fazla efsaneye ev sahipliği yapmıştır. Bu efsanelerden biri ise Karyağdı Hatun’un hikayesi olmuştur.  

KARYAĞDI HATUN’UN EFSANESİ 

Karyağdı Türbesi’nin en bilinen yanı, Ankara’nın en güzel kadınlarından biri olarak tanınan Karyağdı Hatun’un hayatıyla özdeşleşmiş efsanedir. Rivayete göre, genç yaşında bir Ankara efesiyle evlenen Karyağdı Hatun, hamileliği sırasında Ağustos ayında kar aşermiştir. Karyağdı Hatun, bu arzusu karşısında Allah’a dua ederek kar yağmasını dilemiştir. Ertesi sabah Ankara sokakları beyaz bir örtüyle kaplanmıştır. Bu doğaüstü olay sonucunda Karyağdı Hatun dışarı çıkıp kar yemiş, ancak ardından aniden hastalanarak vefat etmiştir. Türbenin bulunduğu yerde halk arasında birçok farklı rivayet dolaşsa da, türbenin tarihi belgelerde 1477 yılına kadar uzandığı belirtilmektedir.  

Korunaksız elektrikli reklam panoları tehlike saçıyor Korunaksız elektrikli reklam panoları tehlike saçıyor

Başkentin Unutulmaz Efsanesi ‘Karyağdı Hatun Türbesi’  (3)

ANADOLU MİRASININ ÖNEMLİ ÖRNEĞİ 

Karyağdı Türbesi, yalnızca bir efsaneyi yaşatmakla kalmıyor, aynı zamanda Osmanlı dönemi Anadolu mimarisinin önemli bir örneği olarak varlığını sürdürüyor. Kare planlı olarak inşa edilen türbe, kesme taş ve tuğla kullanılarak yapılmış olup, kubbeli çatısıyla zarif bir estetik sunuyor. Türbenin iç mekânında ise Karyağdı Hatun’a ait olduğu düşünülen sanduka ve dini bir yapı olan mihrap gibi önemli mimari detaylar yer alıyor.  

Ankara halkı ve dışarıdan gelen ziyaretçiler, türbeye adak adamak veya dua etmek için sıkça uğruyor. Her ne kadar Karyağdı Hatun’un gerçek kimliği ve hikayesi kesin olarak bilinemese de, halkın bu efsaneye olan bağlılığı ve türbeye gösterdiği ilgi, bu hikâyenin yüzyıllardır yaşamaya devam ettiği göstermektedir. 

Muhabir: SEMA TÜRKEL