Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde, Karakeçili ile Köprüköy arasında bulunan ve Kızılırmak Nehri üzerinde konumlanan Çeşnigir Köprüsü, ziyaretçilerini tarihi ve doğal güzelliklerle buluşturan bir Selçuklu eseridir. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmese de, Çeşnigir Köprüsü'nün Selçuklu Dönemi'ne ait olduğu tahmin edilmektedir, özellikle 13. yüzyıla tarihlendirilmektedir.

1402 yılında Ankara Savaşı'nın gerçekleştiği alana ilerleyen Timur'un ordusunun bu köprüyü kullandığı söylenmektedir. Daha sonra, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferi sırasında Mimar Sinan tarafından yeniden inşa edilen köprü, tarihi bir öneme sahiptir. Köprü, 110 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğindedir, kayalık arazide sağlam temeller üzerine oturmuştur. Kızılırmak içinde sağlam bir zemine oturabilmesi için köprünün orta bölümüne belirgin bir eğim verilmiştir.

Ankara’ya 1 saat uzaklıkta Selçuklu yadigarı Çeşnigir Köprüsü (4)

Çeşnigir Köprüsü, Ankara'ya Bala yolundan 90 kilometre uzaklıktadır. Köprü çevresindeki park ve seyir terası ile birlikte kanyon turları, bölgeye gelen ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Bu tarihi köprü, Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan bir anıt olmanın yanı sıra, doğal güzellikleriyle çevrili olarak ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunmaktadır.

110 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde olan köprü, kayalık arazide sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Kızılırmak içinde sağlam bir zemine oturabilmesi için köprünün orta bölümünde belirgin bir eğim bulunmaktadır. Bu tarihi köprü, Selçuklu mimarisinin izlerini taşıyan önemli bir anıt olmanın yanı sıra, zaman içinde yaşanan değişimlere ve barajın etkilerine tanıklık etmiştir.

ÇEŞNİGİR KÖPRÜSÜNE NASIL GİDİLİR?

Kırıkkale’de bulunana Çeşnigir Köprüsüne ulaşmak için Keskin yolundan Karakeçili ilçesine oradan da Köprüköy beldesine ulaşmanız gerekmektedir.

Gıda usulsüzlükleri: Tüketiciler için tehlike çanları çalıyor! Gıda usulsüzlükleri: Tüketiciler için tehlike çanları çalıyor!

Ankara’ya 1 saat uzaklıkta Selçuklu yadigarı Çeşnigir Köprüsü (5)

ÇEŞNİGİR KÖPRÜSÜ HİKAYESİ

Kızılırmak Nehri üzerinde kurulu olan bu köprü, yaklaşık dokuz yüz yıl önce inşa edilmiş ve muhtemelen Selçuklu devrine aittir. Köprü, on üç kemerden oluşmakta olup, toplam uzunluğu yüz on iki metredir. Özellikle köprünün büyük kemerinin inşa edilememesi sorunu dikkat çekicidir. Bu büyük kemer, zamanın mimarları tarafından bir türlü sağlam bir şekilde inşa edilememiştir. Hikayeye göre, zamanın hükümdarı bir seferdeyken Kızılırmak'ın sığ yerinden geçip gitmiş ve dönüşünde buraya bir köprü yapılması emrini vermiştir.

Mimarlar ve köprü ustaları, yedi-sekiz defa köprü inşa etmeye çalışmış, ancak her seferinde büyük kemerin sağlam bir şekilde yapılamaması nedeniyle köprü yıkılmıştır. Sonunda, Rum asıllı bir Hıristiyan mimar, köprünün yıkılmaması ve büyük kemerin tutturulabilmesi için gece boyunca Allah'a dua etmiştir. Rüyasında, kızı ile oğlunun kurban edilip kanları ile yoğrulan iki taşın köprüye yerleştirilmesiyle büyük kemerin tutacağını görmüştür. Bu rüya üzerine, adam kızı ile oğlunu kurban etmiş, onların kanı ile yoğrulan taşları köprünün büyük kemerine yerleştirmiş ve sonunda büyük kemer tutmuştur. Bu kanlı taşlar köprüde hala görülebilir durumdadır. Hükümdar, seferden döndüğünde köprüyü beğenmiş ve mimarları çağırmıştır.

‘Çok kısa sürede çok güzel köprü yapmışsınız’ der. Mimarlarda: ‘Sayenizde hükümdarım’ demişlerdir. Hükümdar bu söze sinirlenerek; “Nasıl olur da siz benim sayemde yaparsınız, bu yapılan eserler Allah’ın sayesinde yapılmıştır. Ben sizin köprünüzden geçmem” demiştir. Hükümdar Kızılırmak’ın yine sığ yerinden geçip otağına gitmiştir.

HABER: KARDELEN ÇIKMAZ

Editör: Kardelen Çıkmaz