Ankara, Türkiye'nin başkenti ve ikinci en büyük şehri olarak hem tarihi hem de sembolik öneme sahiptir. Şehrin sembolleri ve tarihi hakkında aşağıda bazı bilgiler bulunmaktadır:
Ankara'nın Sembolleri Ve Tarihini Biliyor Musunuz?
Ankara'nın Tarihi
Ankara ili, Türk Kurtuluş Savaşı'ndan itibaren tarihi bir öneme sahip bir bölge olarak dikkat çeker. İşte Ankara'nın tarihi ve kurtuluş savaşı dönemi ile ilgili önemli bilgilerin özetlenmiş hali:
Tarih Öncesi Dönemler: Ankara ilinde tarih öncesi dönemlere ait kalıntılar bulunmaktadır. Eski Taş Çağı'na kadar uzandığı düşünülen bu kalıntılar, Gâvurkale, Ergazi, Lodumlu ve Maltepe gibi yerlerde keşfedilmiştir. Polatlı ilçesinde ise M.Ö. 3000'lere tarihlenen insan yerleşimlerine rastlanmıştır.
Hititler, Frigler, ve Lidyalılar: Ankara ve çevresi, tarih boyunca birçok medeniyetin etkisi altına girmiştir. Hititler, Frigler, ve Lidyalılar bu bölgelerde yaşamış ve izler bırakmıştır. Ankara ve çevresinde Hitit dönemine ait kalıntılar bulunmuştur. Frigler, bu bölgeyi M.Ö. 2000'lerde ele geçirmiş, ardından Lidyalılar bölgeyi kontrol altına almıştır.
Roma İmparatorluğu Dönemi: Roma İmparatorluğu döneminde Ankara, Galatia eyaletinin başkenti olarak önem kazanmıştır. Kral Yolu gibi önemli ticaret yolları bu bölgeden geçmiştir.
Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu: Ankara, 1073 yılında Türkler tarafından ele geçirilmiş ve Selçuklu İmparatorluğu'nun yönetimine girmiştir. 1402'de Timur'un zaferi ve Yıldırım Bayezid'in esir düşmesiyle Osmanlı İmparatorluğu için bir dönüm noktası olmuştur. Ankara, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlandığı dönemde transit ticaretin merkezi haline gelmiştir.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet Dönemi: Ankara, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında önemli bir rol oynamıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Ankara'yı Türk Kurtuluş Savaşı'nın merkezi olarak seçmiş ve 1920'de Büyük Millet Meclisi'ni burada kurmuştur. Ankara, Sakarya Meydan Muharebesi'nde Türk birliklerinin Yunanları geri püskürttüğü önemli bir olayın yaşandığı yerdir. Ankara, Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti olarak ilan edilmiş ve bu tarihten itibaren ülkenin idari merkezi olmuştur.
Ankara'nın tarihi, hem antik dönemlere hem de Türk Kurtuluş Savaşı'na dayanan köklü bir geçmişe sahiptir. Bu geçmiş, şehrin zengin tarihî ve kültürel mirasını oluşturur.
Ankara'nın Sembolleri
Ankara Keçisi:
Tiftik keçisi veya Ankara keçisi, özgün bir Ankara ırkıdır ve Türkler tarafından Orta Asya'dan getirilen keçilerin soyundan gelir. Bu keçiler, 13. yüzyılda Hazar Denizi'nin doğusundan Anadolu'ya göç eden Türkler tarafından getirildi. Zamanla, İç Anadolu'nun iklim koşullarına uyum sağlayarak Ankara'ya özgü bir ırk haline gelmiştir.
Ankara Keçisi, Ankara ilinin tüm ilçelerinde yetiştirilmekle birlikte, en fazla ürün alınan yerler Ayaş, Beypazarı, Güdül ve Nallıhan gibi ilçelerdir. Ayrıca Türkiye dışında Güney Afrika, Birleşik Devletler, Kanada, Yeni Zelanda, Rusya, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde de yetiştirilmektedir.
Ne yazık ki, Ankara ilindeki Tiftik keçisi sayısı 1970'lerdeki sayıların oldukça altındadır ve koruma amacıyla yetiştiricilere teşvikler verilmektedir. Bu keçilerin değerli tiftiklerinden tekstil ürünleri yapılır ve aynı zamanda peruk ve oyuncak yapımında kullanılır. Tüylerinden elde edilen yüne "Angora" adı verilir.
Ankara Tavşanı:
Ankara tavşanı, diğer adıyla Angora tavşanı, dünyanın dört bir yanında yün üretimi için yetiştirilen özel bir tavşan türüdür.
Ankara tavşanları, özellikle Ankara ilinden tüm dünyaya yayılmışlardır. Bu tavşanların meşhur Angora yünü, adını Angora koyunundan almıştır, ancak zamanla (1700'lerin sonlarından itibaren) Angora tavşanlarının yünü daha fazla talep görmeye başlamıştır.
Bu tavşanlar, 1700'lerin başlarından itibaren özellikle Fransız üst sınıfı tarafından rağbet gören en popüler evcil hayvanlar haline gelmiştir. 1900'lerin başlarında ise Amerika'da tanınmaya başlamışlardır. Daha sonra birçok farklı varyete ve türü geliştirilmiştir, bunlar arasında Fransız, Alman, Dev, İngiliz, Satin, Çin, İsveç, Fin gibi türler bulunmaktadır. Amerikan Tavşan Besleyicileri Kulübü (ARBA) tarafından kategorize edilen türler ise İngiliz, Fransız, Dev ve Satin türleridir.
Türkiye'de Ankara tavşanları, tüylerinin tekstil endüstrisindeki değeri nedeniyle besiciliği yapılan hayvanlardan biridir. Ankara tavşanlarının yünü, sıcak tutma özelliği nedeniyle koyun yününden daha verimlidir. Ancak bu tavşanların bakımı ve yünlerinin korunması özel dikkat gerektirir, bu nedenle yaygınlaşmamıştır.
Ankara kökenli Ankara tavşanının soyu, 1723 yılında Türkiye'de tükenmiştir. Tarih boyunca Galatlar'ın bir boyu olan Tektosaglar ve Frigler tarafından İngiliz denizcileri tarafından Fransa ve Birleşik Krallık'a götürülmüşlerdir. Ancak yüzyıllar sonra bir Türk vatandaşı tarafından Almanya'da yeniden Türkiye'ye getirilerek Kayseri'de yeniden üretilmeye başlanmıştır. Bugün, bu özel tavşan türü yün üreticileri tarafından özel olarak yetiştirilmektedir.
Dünya genelinde Ankara tavşanı yetiştiriciliği oldukça yaygındır. Başlıca üretim ülkeleri arasında Çin, Fransa, Macaristan, Arjantin, Şili, Almanya ve Brezilya bulunmaktadır. Ankara tavşanı yününü işleyen en önemli ülkeler ise İtalya, Japonya, Almanya, Fransa, Hindistan ve Şili'dir. Dünya genelinde Ankara tavşanı yünü üretiminin 8000-12.000 ton arasında olduğu tahmin edilmektedir ve bu üretimin %90'ı Çin tarafından gerçekleştirilmektedir.
Ankara tavşanları, yılda ortalama 800-900 gram tüy üretebilen verimli hayvanlardır. Dişiler, erkeklere göre %15 ila %20 daha fazla tüy üretebilirler. Ancak gebelik sürecinde tüy üretiminde %30'luk bir düşüş yaşanabilir.
Gölbaşı Sevgi Çiçeği:
Bitkinin bilimsel adı, Hipokrat tarafından ileri sürülen ve mitolojik bir yaratık olan "Centaur"dan esinlenerek Linnaeus tarafından verilen "Centaurea" adıdır. Bitkinin yapısı ile Centaur arasında kurulan benzerlik, bu ismin seçilmesine neden olmuştur. Halk arasında, bitkiye "Kırmızı Peygamber Çiçeği," "Yanardöner," ve "Gelin Düğmesi" gibi isimler de verilmiştir. Bu bitki, kırmızı, mor ve pembe renklerde çiçekler açar. Söylenceye göre, birbirlerine çok aşık olan, ancak bir araya gelemeyen iki genç sevgiliye içlenen Gölbaşı Sevgi Çiçeği, her ilkbahar açarak farklı renklerdeki çiçekleriyle bu aşk hikayesini anlatır. Bu bitki bölgeye özgüdür ve genellikle Mogan Gölü'nün doğu kıyısında yetişir. Ancak bitkinin toplandığı yerlerde, tarım faaliyetleri ve bitki öldürücü kimyasalların kullanılması gibi tehditlerle karşı karşıya olduğunu unutmamak önemlidir. Ayrıca ağaçlandırma, çevre düzenlemesi ve inşaat çalışmaları da bu türü tehlikeye atabilir.
Ankara Çiğdemi:
Crocus ancyrensis (Ankara çiğdemi), Iridaceae (süsengiller) familyasından olan ve Türkiye'ye endemik bir türdür. Bitkinin sarı çiçekleri bulunur, ve "Ancara" anlamına gelen epitet adı ile anılmaktadır. Bu bitki Avrupa'da genellikle bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir ve birçok kültivarı geliştirilmiştir.
Şubat-Nisan ayları arasında çiçek açan bu çok yıllık otsu bitkiler, 1000-1600 metre rakımlı yerlerde yaşarlar ve yaşam alanları genellikle kayalık, çalılık ve çamlık sahalardır. Yumruları liflerle kaplıdır ve yaprakları yaklaşık 0.5-1 mm çapındadır. Çiçek örtüsü saf sarıdır, tüp bazen morumsu veya sarı olabilir, çiçek boğazı ise tüysüzdür.
Bu bitkinin soğanları, şeker ve nişasta bakımından zengindir ve Anadolu'da çiğ veya pişirilerek tüketilir.
Ankara çiğdemi Türkiye'de Kuzeybatı ve İç Anadolu Bölgesi'nde yaygındır ve Amasya, Ankara, Bolu, Çorum, Kastamonu, Kırşehir, Kayseri, Kahramanmaraş, Samsun, Sivas ve Yozgat illerinde yetişir.
Ankara Armudu:
Ankara armudu, Türkiye'nin İç Anadolu Bölgesi'nde özellikle Ankara çevresinde yetiştirilen bir kış armut çeşididir.
Ankara armudu ağacı piramidal bir büyüme gösterir, ana dalları seyrek, yan dalları ise sık bir şekilde yayılır. Gözleri kiremit renginde olan bu armudun yaprak tomurcukları şişkin ve sivri uçludur. Yaprak sapı sarımsı-yeşil renkte olup oldukça uzundur ve tüysüz görünümdedir. Yaprakları ise dikdörtgen yumurta şeklinde olup üst yüzeyi parlak koyu yeşil, alt yüzeyi ise mat mavimsi-yeşil renktedir ve hafifçe dişlidir. Meyvesi orta büyüklükte ve yuvarlaktır; kabuğu ince ve hafif pürüzlüdür ve genellikle 140-160 gram ağırlığındadır.
Ankara armudu ağacı, meyve üretimi için başka bir armut çeşidi ile çapraz tozlaşmaya ihtiyaç duyar. Bu ağaçlar için uygun iklim yazları sıcak ve kurak, nem oranının düşük olduğu koşullardır. Ayrıca, iyi drenajlı ve besin açısından zengin hafif topraklar Ankara armudu için en uygun yetişme koşullarını sunar. Ankara armudu, genellikle kalem aşısı olarak üretilir ve aşı için en yaygın kullanılan yöntemlerden biri kış aşısıdır. Ayva, ahlat ve diğer armut çeşitleri anaç olarak kullanılabilir.
Ankara Kedisi:
Ankara kedisi, dünya çapında ünlü bir kedi ırkıdır. Kökeni Ankara'ya dayanan bu kediler, uzun tüylü kedi ırklarından biridir
Ankara kedileri ilk kez 17. yüzyılda denizciler tarafından Avrupa'ya götürüldü ve 18. yüzyılda Avrupa soylularının gözdesi haline geldi. Fransız krallarının saraylarında dahil olmak üzere o dönemlerde birçok yerde bulunuyordu. Ancak uzun tüylü Fars kedisi ile rekabet etmeye başladıktan sonra popülerliği azalmıştır. Bununla birlikte, 1950'lerde Amerikalı kedi yetiştiricileri tarafından Ankara'dan getirilen bir çift Ankara kedisi sayesinde yeniden popülerlik kazanmıştır.
Günümüz Ankara kedileri, güçlü, enerji dolu ve aynı zamanda nazik, orta uzun tüylü kediler olarak bilinir. Bu kediler oldukça hareketlidir, atlamayı severler ve sahiplerinden ilgi ve şefkat beklerler.
Ankara kedisi, Türkiye'nin ulusal bir hazine olarak kabul edilir ve saf ve doğal bir kedi ırkıdır. Ankara'nın eski adı Angora'dır ve bu kediler ipeksi, zarif desenlere sahip uzun tüylü hayvanların temsilcisidir. Bu kediler, yüzyıllardır neredeyse hiç değişmeden Türkiye'nin köylerinde ve kırsal bölgelerinde yaşarlar. Bu süre boyunca hayatta kalmalarına yardımcı olan özellikleri içgüdülerine sadık olmaları ve son derece zeki olmalarıdır. Günümüzde, özgür bir yaşam yerine insanlarla yaşamaya alışmış olsalar da kendilerine özgü güçlü kişilik özelliklerini korurlar.
Ankara kedisi, Avrupa'da görülen ilk uzun tüylü kedi olarak bilinir ve Vikingler tarafından 10. yüzyılın başlarında Avrupa'ya getirildiği düşünülmektedir. Bu nedenle günümüz uzun tüylü kedilerinin atası olarak kabul edilir. Bugünkü Ankara kedisi, 1960'lı yıllarda Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi gibi kuruluşların katkılarıyla varlığını sürdürmektedir.
Ankara kedisi, 16. yüzyılın sonlarında Fransa'ya bilim insanı Claude Fabri de Peirese ile birlikte getirilmiştir. Onun güzel ve oryantal yapısı, kısa sürede popüler hale gelmesini sağlamıştır. Bir İngiliz yazarı 1868 yılında bu türü "genellikle boyun bölgesinde uzun, gümüşe çalan muhteşem ve farklı tüylere sahip güzel bir kedi" olarak tanımlamıştır. Bu türün beyaz rengi, türün temsilcisi olarak kabul edildiğinden, beyaz kediler için Atatürk Orman Çiftliği Hayvanat Bahçesi tarafından üreme programları başlatılmıştır.
Ankara, Türk hükümetinin ve bürokrasisinin merkezi olmanın yanı sıra tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de ünlü bir şehirdir. Şehrin sembollerinin ve tarihî yerlerinin keşfi, Türkiye'nin zengin tarihini ve kültürünü anlama fırsatı sunar.