Son çalışmalar, iklim değişikliğiyle ilgili endişe verici bir gerçeği ortaya çıkardı. 2022'de ortalama sıcaklık 1.26°C artmışken, 2030'larda 1.5°C'yi aşma riski artıyor. Uzmanlar, mevcut iklim politikalarının yüzyılın sonunda 2.5°C'yi aşabileceği uyarısında bulunuyorlar.
DÜNYAYI SOĞUTMANIN YOLLARI ARANIYOR
Bu endişe verici durum, dünya genelindeki savunmasız toplumları ve ekosistemleri ciddi şekilde tehdit ediyor. Ancak geleceğe dair umut verici bir çözüm önerisi de gündemde. Geçmişte yaşanan doğal olaylardan ilham alarak, uzmanlar gezegenimizi soğutmanın bir yolunu arıyorlar. Yüksek irtifada uçan bir jet filosu yardımıyla üst atmosfere yansıtıcı parçacıklar bırakarak güneşi kısmak, bu çözümün temelini oluşturuyor. Büyük volkanik patlamaların ardından yaşanan doğal olaylarda gözlemlenen etkilerden esinlenen bu yöntem, gezegenin sıcaklığını dengeleme potansiyeline sahip.
Ancak bu çözüm önerisi, kendi risklerini de barındırıyor. Yükselen sıcaklıklar, iklimdeki doğal dengeyi alt üst ederek kuraklık ve sel gibi felaketlerin şiddetini artırabilir. Ayrıca, gezegenin değişen iklimi, birçok canlı türünün hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırıyor. Sonuç olarak, iklim değişikliğiyle mücadelede yeni ve etkili çözümlere ihtiyacımız var. Ancak bu çözümlerin getirdiği risklerin de dikkate alınması gerekiyor. Geleceğimizi korumak adına bilimsel ve toplumsal işbirliği şimdi daha önemli hale geliyor.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDİR?
İklim değişikliği; Dünya'nın atmosferindeki karbondioksit, metan, azot oksit gibi sera gazlarının artması sonucunda ortaya çıkan ve dünya genelinde iklim koşullarında meydana gelen uzun vadeli değişiklikleri ifade eder. Bu değişiklikler arasında ortalama sıcaklık artışı, deniz seviyesinin yükselmesi, ekstrem hava olaylarının sıklığında ve şiddetinde artış gibi etkiler bulunur. İklim değişikliğinin başlıca nedenleri arasında insan faaliyetleriyle artan sera gazı emisyonları, ormansızlaşma, endüstriyel faaliyetler ve fosil yakıt kullanımı yer alır. İklim değişikliği, ekosistemleri, tarımı, su kaynaklarını, insan sağlığını ve ekonomik sistemleri olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, küresel düzeyde iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve sera gazı emisyonlarını azaltmak önemli bir halk sağlığı ve çevre koruma meselesi haline gelmiştir.
IPCC (HÜKÜMETLERARASI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ PANELİ)
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 6.000'den fazla bilimsel çalışmayı değerlendirerek hazırladığı 1,5°C Küresel Isınma Özel Raporu, Güney Kore'de hükümetler tarafından onaylandı.
Raporda vurgulanan önemli noktalar şöyle sıralanabilir:
İnsan faaliyetleri, dünya genelinde sanayi öncesi döneme göre yaklaşık olarak 1,0°C'lik bir ısınmaya yol açmıştır. Küresel ısınma, kuraklık, seller, deniz seviyesinde yükselme ve Arktik denizinin erimesi gibi aşırı hava olayları gibi etkileri şimdiden göstermeye başlamıştır. Eğer sera gazı emisyonları mevcut seviyelerde devam ederse, küresel ısınma 2030 ile 2052 yılları arasında 1,5°C sınırını aşacaktır. 1,5°C sınırının aşılması, sürdürülebilir kalkınma ve yoksulluğun önlenmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamak, ekolojik sistemler ve yaşam alanları üzerinde kalıcı etkilerin birçoğunun önlenmesi anlamına gelmektedir. Bu sınırı aşmamak için, küresel emisyonların 2030 yılına kadar 2010 seviyelerine göre %45 azaltılması ve 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşılması gerekmektedir. Bu nedenle, tarım, enerji, sanayi, inşaat, ulaşım ve şehirlerde "hızlı ve kapsamlı" dönüşümlere ihtiyaç vardır. Şu anda Paris Anlaşması altında yapılan taahhütler, küresel ısınmayı 1,5°C'de sınırlamak için yeterli değildir. Ülkelerin, taahhütlerini en kısa sürede güncellemeleri gerekmektedir.
Rapor: IPCC