Ankara'nın Altındağ ilçesinde, Ankara Kalesi'nin eteklerinde yer alan Türkpusat Geleneksel Savaş Pusatları Müzesi, ziyaretçilerine sıradan müze anlayışından oldukça farklı ve dikkat çekici bir deneyim sunuyor. Türklerin kullandığı geleneksel pusatların ve özel koleksiyonların yer aldığı Türkpusat Müzesi, ziyaretçilerin bu özel eserlere dokunarak tarihi derinlemesine hissetmesine olanak tanıyor.
MÜZE HER YIL GÜNCELLENİYOR
Türkpusat Müzesi, özellikle Türklerin geleneksel savaş merkezleri olan pusatların sergilendiği eşsiz bir koleksiyon barındırıyor. Müzedeki başlıca eserler arasında, Türk askerlerinin kullandığı zırhlar, kılıçlar, yaylar, oklar, gürzler, miğferler, kalkanlar ve hançerler bulunuyor. Ayrıca kıl çadır, minyatürler, 150 yıllık körük, tılsımlı gömlek ve kaftanlar gibi pek çok tarihi parça da müzede yer alıyor. Farklı kullanım alanlarına sahip 500'den fazla ok ucu ve çeşitli dönemlerden zihgirler ise müzenin özel koleksiyonları arasında bulunuyor.
Türk savaş sanatına dair felsefi ve teknik bilgilerin rehber eşliğinde sunulduğu müzede, 16 Türk Devleti’nin bayrakları ve resimlerinin sergilendiği ayrı bir bölümde yer alıyor. Müzede her yıl yeni güncellemeler yapılıyor ve koleksiyon sürekli olarak genişletiliyor.
TÜRK KÜLTÜRÜ BU MÜZEDE CANLANIYOR
Türkpusat Geleneksel Savaş Pusatları Müzesi sorumlusu Nazım Yaşar, bu özel müzenin kapılarını Polatlı Postası İnternet haber Sitesi’ne açtı. Müze sorumlusu Nazım Yaşar, müzenin yalnızca bir sergi alanı olmadığını, aynı zamanda Türk tarihinin ve kültürünün unutulmaya yüz tutmuş değerlerini gelecek nesillere aktarma misyonu taşıdığını vurguladı. Yaşar, “Amacımız kaybolmaya yüz tutmuş Türk kültürünü yeniden hatırlatmaktır. Televizyon dizileri de bu konuda bir katkı sağlıyor, ancak biz daha bağımsız ve derinlemesine bir yaklaşıma sahibiz” ifadelerini kullandı.
Yaşar, Türklerde var olan "Talimane" kültürüne de dikkat çekerek, geleneksel savaş sanatlarının dini ve kültürel boyutlarına dair örnekler sundu. "Türk kültüründe, nasıl ki Kur'an öğrenip sonra terk etmek günahsa, ok atmayı öğrenip bırakmak da aynı şekilde günah sayılırdı" diyen Yaşar, bu tür unutulmuş gelenekleri hatırlatarak kültürel mirası yaşatmak istediklerini belirtti.
GENÇLERE VE ÇOCUKLARA YÖNELİK PROJELER HAYATA GEÇECEK
Nazım Yaşar, müzenin özellikle ortaokul ve lise düzeyindeki gençlere yönelik çalışmalar yürütmeye odaklandığını dile getirdi. Bu yaş grubunun, kültürel mirasın en kalıcı şekilde aktarılabileceği bir dönemde olduğunu belirten Yaşar, “Sinema ya da filmlerden farklı olarak, burada insanlar dokunarak ve deneyimleyerek öğreniyor. Bu yöntemle öğrendikleri daha kalıcı oluyor” diye konuştu.
“YERLİ KAHRAMANLARIMIZI ÖNE ÇIKARACAĞIZ”
Müzede düzenlenecek olan masal anlatıcılığı ve drama atölyeleri gibi etkinliklerle çocuklara Türk kültürünün eğlenceli bir şekilde öğretileceğini de vurgulayan Yaşar, şu açıklamalarda bulundu:
“Müzemizde bazı günlerde masal anlatıcılığı olacak. Türk kültürünü anlatan masallar, kanun hikayeleri veya Türk kültürüne dayalı drama atölyeleri düzenleyeceğiz. Bu atölyeler, katılımcıların bir buçuk iki saatlik bir zaman diliminde vakit geçirecekleri şekilde planlanacak. Amacımız, çocuklara küçük yaşlarda Türk gücünü ve hikayelerini tanıtmak. Kendi yerli kahramanlarımızı, Batı’nın yapay kahramanlarına karşı öne çıkaracağız. Osmanlı'dan Cumhuriyet'e kadar olan kahramanlarımızın hikayelerini aktararak, çocuklarımızı bu kültürü hissettirmek istiyoruz.”
Müzede hayata geçirilesi hedeflenen projelerde yaş aralığının "Yediden yetmişe" herkese hitap edeceğini belirten Yaşar, “Yedi yaş altına yönelik etkinlikleri uygun görmüyoruz, ancak 70 yaşına kadar herkes bu etkinliklere katılabilir. Örneğin, kızını okçuluğa başlatan bir baba, iki ay sonra kendisi de okçuluğa başlıyor ve Ankara’da derece elde edebiliyor. Bu tamamen olaya bakış açısıyla ilgili bir durum” ifadelerine yer verdi.
“TÜRK KÜLTÜRÜNE İLGİNİN ARTMASI GEREKİYOR”
Türk kültürüne olan ilginin artması için toplumun Türk tarihiyle daha fazla ilgilenmesi gerektiğini ifade eden Yaşar, “Kendi tarihimizle yeterince ilgilenmediğimiz için, dışarıdan gelen birçok soruya yanıt veremiyoruz. Bunun sebebi, kendi kültürümüzü ve tarihimizi anlamamamızdır” dedi.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk Tarih Kurumu'nu kurarak farkındalık yarattığını belirten Yaşar, “Bu kurumu sahiplenmemiz gerekiyor. Maalesef ülkemizde Osmanlı'yı yok sayan bir anlatı da var. Osmanlı’yı çıkarırsanız, 600 yıllık bir tarihi çıkarmış olursunuz ve geriye ne kalır? Çocuklarımız dijital çağda büyüyor ve bu durum kültürel değerlerden kopmalarına neden olabiliyor” diyerek açıklamalarını noktalandırdı.