Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) verdiği hak ihlali kararına rağmen Yargıtay tarafından tahliyesi engellenen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay'ın avukatları, İstanbul Başsavcılığı'ndan bir kez daha infazın durdurulmasını talep etti. Ancak savcılık, Yargıtay kararını gerekçe göstererek talebi reddetti. Bunun üzerine Atalay'ın avukatları, savcılığın "kendi kararını vermek yerine" Yargıtay kararına atıfta bulunmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu öne sürerek, söz konusu kararın kaldırılması için infaz hakimliğine başvurdu.
İnfaz Hakimliğine başvuruldu
14 Mayıs seçimlerinde milletvekili seçilen Gezi davası tutuklusu Can Atalay, AYM'nin hak ihlaline hükmederek tahliyesine karar vermesine rağmen, Yargıtay'ın kararıyla serbest bırakılmadı. Atalay'ın avukatlarının Yargıtay'ın kararına yaptığı itirazlar da reddedildi. Bunun üzerine avukatlar, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe vererek, Atalay hakkındaki infazın durdurulmasını talep etti. 20 Kasım'da yapılan bu başvuru, İstanbul Başsavcılığı tarafından Yargıtay kararına atıfta bulunularak reddedildi. Atalay'ın avukatları, bu kez savcılığın söz konusu kararının kaldırılması için İnfaz Hakimliğine başvurdu. Başvuru dilekçesinde, savcılığın Atalay hakkındaki infazın durdurulması talebini, kendisi değerlendirerek karara bağlamak yerine Yargıtay kararına atıfta bulunularak geri çevirdiği ifade edildi.
Dilekçede, "Savcılık, Anayasa Mahkemesi'nden bahsetmiş ama Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararına göre karar vermiştir. Oysaki Cumhuriyet Başsavcılığından talepte bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması gibi bir talebimiz olmamıştır. Ama Anayasa'nın uygulanması talebine bağlı olarak karar verilmesi istenilmiştir. Savcılık kendi kararını vermelidir; aksine yorumlarla Yargıtay 3. Ceza dairesi kararına yaptığı atıfla karar vermesi kanuna aykırıdır" denildi.
AYM'nin Atalay kararının Resmî Gazete'de yayımlandığına da değinilen dilekçede, "Bu karar tüm yargı mercilerini bağlayan ve uyulması gereken bir karardır. Bu kararla ilgili Yargıtay/Anayasa Mahkemesi arasındaki görüş ayrılığının 'devlet/yargı krizine' dönüşmesi sonucunda verilen kararların çatışması nedeniyle; Savcılığın Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararına göre hareket etmesi ve bu karara atıfla karar vermesi Anayasaya ve Kanuna aykırıdır" ifadeleri kullanıldı.