Uluslararası Tarım ve Gıda Konfederasyonu Genel Başkanı Hakan Yüksel, tarım sektöründe sürdürülebilirlik ve inovasyon konularına dair önemli açıklamalarda bulundu. Konuşmasında sözleşmeli tarım uygulamalarının önemine değinen Yüksel, "Bizim için öncelikle pazar, ardından üretim anlayışı geliyor. Eğer uluslararası bir alanda ihracat yapmayı hedefliyorsanız, o pazarın tüketim alışkanlıklarını bilmelisiniz" dedi.

"TARIMDA EĞİTİMDEN BAŞLIYORUZ"

Yüksel, "Tarımda eğitimden başlıyoruz. Çiftçiye, önce pazar, sonra üretim anlayışını kazandırmalıyız," diyerek, Çorum, Amasya ve Kayseri gibi farklı bölgelerde gerçekleştirilen sözleşmeli tarım uygulamalarının, çiftçilerin uluslararası pazarlara entegre olabilmesi için kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Yüksel, "Uluslararası alanda ihracat yapmak istiyorsanız, o pazarın tüketim alışkanlıklarını bilmeniz gerekiyor. Önce malı satıyoruz ve buradan bir alıcı oluşturuyoruz" diye ekledi.

"TEK BİR MERKEZDEN YÖNETEN ENTEGRE SİSTEM"

Saha mühendisleri aracılığıyla çiftçilere tohumlama ve ekim süreçleri gibi konularda eğitim verdiklerini ifade eden Yüksel, "Eğer pazarımız Avrupa standartlarındaysa, ürünleri buna göre paketliyoruz" şeklinde konuştu.  Ayrıca, Türkiye'nin tarımsal üretimde ihtiyaç duyduğu her şeyi bir araya getirerek tek bir merkezden yöneten bir entegre sistem oluşturduklarını belirtti.

Yüksel, bu yeni yaklaşımın, tarım sektöründe hem kaliteyi artıracağı hem de çiftçilerin uluslararası pazarlarda rekabet edebilirliğini güçlendireceğini söyledi. Sözleşmeli tarımın, sürdürülebilir bir tarım modeli için hayati bir adım olduğunun altını çizdi.

TARIMDA YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETMENİN ÖNEMİ

Tarımda yüksek katma değerli ürün üretmenin gerekliliğine de dikkat çeken Yüksel, "Ülkemizde ürettiğimiz ürünler, meyve olarak satılmalı, ancak özellikle içindeki etkin maddeleri, yani süper kritik bileşenleri, teknoloji ve sanayi yatırımlarıyla çıkartmalıyız" şeklinde konuştu.

Örneğin, çörek otunun içindeki timokinon maddesinin önemli bir hammadde olduğunu belirten Yüksel, "Dünyada en iyi çörek otunu üretiyoruz ama timokini yurt dışından alıyoruz. Bu durum, ülkemiz için büyük bir kayıptır" dedi.

"COĞRAFİ AVANTAJLAR DEĞERLENDİRİLMELİ"

Bir projenin başarılı olabilmesi için dört temel bileşenin bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Yüksel, "Devlet, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör işbirliği olmadan bu hedeflere ulaşamayız. Bakanlığımız ve sayın Cumhurbaşkanlığımızın desteğiyle bu işlerin ilerlemesi gerekiyor" dedi.

İlaç ve gıda sanayisinde etkin ham maddelerin üretilmesi gerektiğini yineleyerek, Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi avantajları bu yönde değerlendirmesi gerektiğini dile getirdi.

"İSRAF ORANININ YÜZDE 10'LARA İNDİRİLMESİ GEREKİYOR"

Yüksel, tarımda israf konusuna da değinerek, "Tarladan sofraya kadar ürettiğimiz her üç domatesten bir tanesi, tüketilmeden çöpe atılıyor. Bu, büyük bir israf" ifadesini kullandı.

Bu durumun kültürel bir sorun olduğunu belirten Yüksel, "Bir çocuk yatağında aç yatarken, elimizde bulunanı çöpe atmak bizim kültürümüze uygun değil" dedi.

İlgili bakanlığın atık yönetimi konusunda projeler geliştirdiğini hatırlatarak, bu israf oranının yüzde 10’lara indirilmesi gerektiğini vurguladı.

Palandöken: Esnafın mağduriyeti giderilmeli, prim düzenlemesi şart Palandöken: Esnafın mağduriyeti giderilmeli, prim düzenlemesi şart

"KOOPERATİFLEŞMEK ÜRETİM KALİTESİNİ ARTTIRACAKTIR"

Son olarak, Yüksel, tarımsal örgütlenmeler ve kooperatifleşmenin önemini bir kez daha vurgulayarak, "Kooperatiflerin bir veya birkaç ürün üzerinde ihtisaslaşmaları, üretim kalitesini artıracaktır. Yüksek katma değerli ürünler üretmek, ekonomik kalkınma ve sürdürülebilirlik açısından hayati öneme sahiptir" dedi.

Bu doğrultuda, Türkiye’nin tarım sektöründe yenilikçi adımlar atarak hem iç piyasasını güçlendirmesi hem de uluslararası pazarlara daha etkin bir şekilde girmesi gerektiğini ifade etti.

Muhabir: ZEYNEP PAMUK