1922 yılının yaz aylarında Türk ordusu, Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasını gerçekleştirmek üzere yoğun hazırlıklara başladı. Sakarya Meydan Muharebesi'nin ardından ordunun taarruz gücünü artırmak amacıyla tüm mali ve insani kaynaklar seferber edildi. Doğu ve Güney cephelerinden Batı cephesine kaydırılan birlikler ve İstanbul'daki direnişçiler tarafından kaçırılarak Anadolu'ya gönderilen silahlarla ordu güçlendirildi. Mustafa Kemal Paşa, taarruzun hazırlık sürecini gizli tuttu ve sadece birkaç yakın komutanıyla paylaştı.

26 Ağustos 1922 sabahı saat 04.30'da topçuların ateşiyle başlayan harekât, kısa sürede Yunan savunma hatlarını kırmaya başladı. Türk piyadeleri, Tınaztepe ve Belentepe gibi stratejik noktaları ele geçirerek düşmanı geri çekilmeye zorladı. İlk gün elde edilen başarılar, taarruzun ikinci gününde de devam etti ve 27 Ağustos'ta Afyonkarahisar geri alındı.

ORDULAR, İLK HEDEFİNİZ AKDENİZ'DİR İLERİ 

30 Ağustos 1922'deki Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlandı. Bu zafer, düşman ordusunun büyük bir kısmının yok edilmesini ve Yunan birliklerinin Anadolu'yu terk etmesini sağladı.

Mustafa Kemal Paşa'nın "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" emriyle başlayan takip harekâtı, 9 Eylül'de İzmir'in kurtarılmasıyla sona erdi. Elde edilen bu zafer, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinde kazandığı en büyük başarılardan biri olarak tarihe geçti.

Büyük Zafer'in ikinci yıl dönümünde, 30 Ağustos 1924 tarihinde Zafertepe’de bir konuşma yapan Mustafa Kemal Paşa, bu zaferin ve muharebenin tarihsel önemini derin bir anlamla şu sözlerle vurgulamıştır: "Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk Devleti'nin, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. Ebedî hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır"

Ankara Valisi Şahin, Musul Valisi Dakhil’i ağırladı Ankara Valisi Şahin, Musul Valisi Dakhil’i ağırladı

Gazi Mustafa Kemal bu sözleriyle, zaferin yalnızca askeri bir başarı olmadığını, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna temel oluşturan bir dönüm noktası olduğunu ifade etmiştir. 

Rahmet ve minnetle 

Muhabir: TUĞBA AKKESEN