TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Dünya Mimarlık Günü dolaysıyla 11-12-13 Ekim tarihlerinde gerçekleştirdiği Başkent Mimarlık Günleri programıyla kentleşme, mimarlık ve tasarım konularında dikkat çeken etkinlikler düzenliyor. Bu yılki etkinliklerin ana teması, "Katılımcı Kentsel Tasarımda Gelecek Nesillerin Yetkilendirilmesi" oldu. Üç gün sürecek etkinliklerin ikinci ayağı, 12 Ekim Cumartesi günü (bugün) Yenimahalle Nazım Hikmet Kongre Merkezi Yıldız Kenter Salonu'nda düzenlenen sempozyumla devam etti. 

Prof. Dr. Figen Beyhan “Kentlerin Hafızasını Geleceğe Taşımalıyız  (2)

“MİMARLIK GEÇMİŞ VE GELECEK ARASINDA BİR KÖPRÜ” 

Mimarlar Odası Ankara Şubesi İkinci Başkanı Prof. Dr. Figen Beyhan, etkinlikler kapsamında Polatlı Postası İnternet Haber Sitesi'ne özel açıklamalarda bulundu. Beyhan, mimarlığın geçmiş ile gelecek arasında köprü kuran bir sorumluluk taşıdığını vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu: 

Polatlı Postası’ndan Emniyet Müdürü Çam’a ziyaret Polatlı Postası’ndan Emniyet Müdürü Çam’a ziyaret

“Mimarlığın temelinde, insanların kentlerde yaşamaya başladıkları noktadan itibaren yapılı çevre ile kurdukları ilişkiyi sorgulamak yer alıyor. Biz mimarlar olarak, mesleğimizin sorumluluğunun farkında olmalı ve kentlerin hafızasını koruyarak bu değerleri gelecek nesillere aktarmalıyız. Şehirlerin belleğini korumak, geleceğin tasarım felsefesini şekillendirmek için kritik bir adım.” 

Beyhan, bu etkinliklerle mimarların topluma dokunuşlarını güçlendirmeyi ve mesleğin hayata katkısını yeniden göz önüne sermeyi amaçladıklarını belirtti: 

“Başkent Mimarlık Günleri'nin amacı, mimarlığın insan hayatındaki rolünü yeniden hatırlatmak ve bu disiplinin adalet, eşitlik ve güvenilirlik ilkeleri doğrultusunda nasıl şekillenmesi gerektiğini tartışmaktır. Aynı zamanda meslektaşlarımızın bu özel gününü kutlamak ve mimarlığın ince noktalarını toplumla paylaşmak için bir araya geldik.” 

ANKARA’DAKİ RESRORASYONLAR BÜYÜK BİR KAZANIM” 

Ankara'nın tarihi yapıları üzerine de konuşan Beyhan, koruma süreçlerinde atılan adımları değerlendirdi. Kentsel çöküntüye uğramış alanların yeniden topluma kazandırılmasının önemini vurgularken, restorasyon süreçlerinin daha dikkatli yönetilebileceğine de dikkat çekti: 

“Ankara’daki tarihi alanların korunması noktasında her şeyin kusursuz yapıldığını söylemek zor. Ancak, bu alanların atıl kalmaması ve güvenlik açısından tehlike oluşturmalarının önüne geçilerek yeniden canlandırılması başlı başına bir başarıdır. “Koruma süreçlerinde daha iyisi elbette yapılabilirdi. Ancak, bu yapılar kentsel çöküntüden kurtarılıp topluma yeniden kazandırıldı. Bu bile büyük bir kazanım.” 

Muhabir: SEMA TÜRKEL