Program Saadet Partisi Ankara İl Başkanlığı ve Polatlı İlçe Başkanlığı tarafından gerçekleştirildi. Basın açıklamasında hükümetin tarım politikası eleştirildi. Açılış konuşmasını Saadet Partisi Polatlı İlçe Başkanı Mehmet Kara yaptı. Daha sonra ise Tarım ve Orman Bakanlığında çeşitli görevlerde bulunan ve ayrıca Teftiş Kurulu Başkanlığı da yapmış olan Saadet Partisi Ankara İl Başkan Yardımcısı Dr. Sabri Uyanık tarım sorunları hakkında açıklama yaptı.
KARA: ÇİFTÇİ, ÇOCUĞU YETİŞTİĞİNDE KÖYÜNDE BASİT BİR AHIR BİLE YAPAMAZ HALE GELDİ
Saadet Partisi Polatlı İlçe Başkanı Mehmet Kara, açılış konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Türkiye genelinde 81 ilde eş zamanlı olarak gerçekleştirilen ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde başlayan bütçe görüşmelerinde tarıma ayrılan desteklerin yetersizliğine vurgu yapmak amacıyla "Toprağa Sahip Çık, Çiftçiye Destek Ol" temalı basın açıklamamızı yapıyoruz. Çiftçilerin yaşadığı sıkıntıları burada anlatmakla bitiremeyiz. Sözlerimi kısa tutarak Sayın İl Başkan Yardımcımıza sözü devredeceğim. Buradan Sayın Tarım Bakanımıza sesleniyorum: Sayın Bakanım, ithalatı bırakın, bize ihracat lazım. İthalat çözüm değildir. Avrupa’da bir ülkenin mahsulü çıktığında yüzde beş yüz gümrük koyuyorlar, dışarıdan mal girmemesi için. Ancak biz, çiftçimizin malı çıktığında gümrüğü kaldırıyoruz ve ithalata açık hale geliyoruz. Oysa bir ton gübre üretebilmek için on kamyon patates, beş ton soğan ya da iki buçuk ton buğday gerekiyor. Avrupa’daki çiftçiler rahatça iş yaparken, bizim çiftçimiz tarlalarını nasıl dolduracağını düşünerek kara kara düşünüyor. Sözlerimi burada noktalayıp, Sayın İl Başkanımıza bırakıyorum. Ancak belirtmek isterim ki köylerimiz, köy statüsünden çıkıp şehirlere bağlandığında, çiftçimizin de durumu zorlaştı. Bugün bir çiftçi, çocuğu yetiştiğinde köyünde basit bir ahır bile yapamaz hale geldi. Kırsal Mahalleler tekrar köy statüsüne alınmalı.”
UYANIK: 2024, TÜRKİYE TARIMI İÇİN BAZI HUSUSLARDA "FELAKET YILI" OLARAK TARİHE GEÇMİŞTİR
Saadet Partisi Ankara İl Başkan Yardımcısı Dr. Sabri Uyanık, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bugün çiftçimizin yanında olmak, çiftçiye yapılan haksızlığı kamuoyuyla paylaşmak üzere bir araya geldik. Öncelikle, buradan tüm çiftçilerimizi selamlıyor, davalarının davamız olduğunu beyan etmek istiyorum. 2024, Türkiye tarımı için bazı hususlarda "felaket yılı" olarak tarihe geçmiştir. Yanlış ithalat politikaları, yüksek maliyetler, düşük taban fiyatları ve ürünlerin değersizleştirilmesi gibi hususlar ülke genelindeki çiftçileri krize sürüklemiştir. Üretici, yüksek maliyetler ve düşük alım fiyatları arasında sıkışmış, emeği hiçe sayılmıştır. Bu hükümet yanlış tarım politikalarıyla yalnızca çiftçiyi değil, Türkiye'nin gıda güvenliğini de tehlikeye atmış ve tarımsal üretimi çöküşe sürüklemiştir.”
GİRDİ MALİYETLERİNİ KARŞILAYAMAYAN ÇİFTÇİ TOPRAĞINDAN VAZGEÇME NOKTASINA GELMİŞTİR
“Bugün çiftçimizin bankalara ve kredi kuruluşlarına olan borcu 1 trilyon TL'ye ulaşmıştır! Biz, faiz batağına saplanmış, tarlaları ve traktörleri haczedilmiş çiftçileri izliyoruz bu memlekette! Mazot, gübre, tohum ve tarım ilaçlarındaki fahiş fiyat artışları üreticiyi boğmuş, girdi maliyetlerini karşılayamayan çiftçi toprağından vazgeçme noktasına gelmiştir. Türkiye'nin verimli ve bereketli topraklarında alın teri döken çiftçi, göz göre göre iflasa sürüklenmiştir. Gece gündüz çalışıp maliyetin altında ürün satan çiftçiler, bu hükümetin tarım politikalarının kurbanı olmuştur!”
ÜRETTİKLERİNDEN ELDE ETTİKLERİ MASRAFLARINA BİLE YETMEDİ!
“Değerli Basın Mensupları; Tarım Bakanlığı'nın bir sloganı var. "Sen üret, yeter!" Çiftçilerimiz ve yetiştiricilerimiz de ülkemizin bakanlığın güvenerek sabırla üretime devam ettiler. Fakat sonuç hüsran oldu! Ürettiklerinden elde ettikleri masraflarına bile yetmedi! Çiftçi perişan, yetiştirici perişan, tüketici de perişan! Bugün tarladan bedavaya alınan bir ürün, işçilik, nakliye ve ambalaj gibi temel maliyetlerle hiç bir aracı olmadan iç piyasada daha soframıza gelmeden en az 10 TL'ye yükselmektedir. Tarladan çıkan ürün, maliyetlerle birlikte uçuk rakamlara ulaşırken, halk mutfak masraflarını karşılayamaz duruma gelmiştir. Bu millet ne yiyecek! Çocuğuna ne yedirecek! Hükümet bir yandan da, yüksek enflasyonla mücadele bahanesiyle, elini uzatabildiği sektörlere baskı yapıyor. "Süt" de bundan payını aldı. Ulusal Süt Konseyi aracılığıyla çiğ süt tavsiye fiyatlarını dayatan hükümet, süt üreticisini ineklerini kestirip sektörden çıkmaya zorluyor.”
“YERLİ ÜRETİCİYİ YOK SAYARAK TARIM VE HAYVANCILIĞA BİR DARBE DAHA VURMUŞTUR”
“Bu sayede ilk aşamada kırmızı et arzını artırarak fiyatları frenlemiş, ancak uzun vadede süt ve et üretiminde büyük bir krizin kapısını açmıştır. Artan nüfusa oranla hayvan sayısındaki azalmanın doğal sonucu olan fiyat artışları, sektöre yeni üreticiler kazandırmak yerine hükümetin ithalat kozunu oynamasıyla sonuçlanmıştır. "Paramız var ki ithal ediyoruz" diyen hükümet, yerli üreticiye destek vermek yerine yabancı çiftçiye dolar aktarmayı tercih etmiş, yerli üreticiyi yok sayarak tarım ve hayvancılığa bir darbe daha vurmuştur.”
EĞER SÜTÜ ÇÖZEMEZSENİZ, BESİLİK HAYVAN SORUNUNU DA ÇÖZEMEZSİNİZ
“Değerli Basın Mensupları; Çok/temel bir ilke vardır. Eğer sütü çözemezseniz, besilik hayvan sorununu da çözemezsiniz. Damızlık ihtiyacını karşılayamaz, kırmızı et arzını sürdürülebilir kılamazsınız! Bu basit gerçeği anlamayanlar, köyleri ve kırsalı tamamen boşaltmış, ithalat yoluyla da yabancı yetiştiricinin cebini de doldurmuştur. Bizler, Tarım Bakanlığının salonlarında, süslü ve ışıklı programlarda açıklanan tüm destek paketlerinin birer şov olduğunun farkındayız. AK Parti, 2006 yılında kendi çıkardığı Tarım Kanununda tarımsal desteklerin Gayrisafi Milli Hasıla'nın %1'inden az olamayacağını belirtmesine rağmen 18 yıldır bazı kurallara ve nizamlara uymadıkları gibi bu kanuna da uymadılar!”
ÇİFTÇİLER EMEĞİNİN KARŞILIĞINI ALAMAMIŞTIR
“2006'da tarıma ayrılan pay Gayrisafi Milli Hasıla'nın %0,60'ı iken, bu oran 2023'te %0,25'e, 2024 yılında ise %0,22'ye kadar düşmüştür. 2025'te ise %0,20'lerin altına düşeceği tahmin edilmektedir. Soruyoruz nerede bu %1? Nerede süslü destek vaatleri? Elbette yanan yine çiftçi! Emeği zayi olan yine çiftçi! İcralık olan yine çiftçi! Ankara'nın Polatlı ve Haymana'da üretilen soğanlar değerini bulamamış ve ürünler tarlalarda kalmıştır. Çiftçiler emeğinin karşılığını alamamıştır. Yetkililer bunun farkında mı? Soğan üretiminde yaşanan sorunlara yönelik ne tür çözümler düşünüyorlar acaba? Eldeki soğanları komşu ülkelerde, AB pazarlarında ve diğer ülkelerde satma imkânı yok mudur? Neden çözüm üretmeye çalışmıyorlar. Tam bu saatlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinde Tarım Bakanlığı bütçesi görüşülüyor. Yani çiftçimize verecekleri desteği tartışıyorlar. Ama yıllardır olduğu gibi, yine sadece sözde kalan desteklerle, üreticinin ve yetiştiricinin alın teri gasp ediliyor! Buradan siz değerli basın mensupları vesilesiyle başta Milletvekillerimiz olmak üzere Tarım Bakanına ve vicdan sahibi tüm Bakanlık Bürokrasisine sesleniyoruz! Çare basit! Çözüm var! Saadetin sesine kulak verin!”
SAADET PARTİSİNDEN 6 MADDELİK ÇÖZÜM ÖNERİSİ
1. Öncelikle derhal Tarım Kanunu'nu uygulayın ve tarımsal desteği 135 milyar TL'den, 600 milyar TL'ye çıkartın. Göreceksiniz o zaman ne icralık çiftçi kalır, ne haczedilen traktör kalır, ne de haczedilen tarla kalır!
2. Her ürün için hasat öncesinde minimum fiyat garantisi verilsin. Çiftçi, ürününü zarar etmeden satabilsin.
3. Çiftçilere faizsiz finansman sağlayın, mevcut borçları en az 2 yıl süreyle faizsiz olarak erteleyin. O zaman nasıl bolluk bereket olduğunu göreceksiniz.
4. Et ve sütte dışa bağımlılığı bitirmek için önce zincirin en önemli halkası olan süt üreticisini koruyun. Küçük aile işletmelerine destek sağlayın, süt fiyatını 1 litre süte 1.5 kg süt yemi karşılığında sabitleyin.
5. Aracıları koruyan değil, üreticiyi ve tüketiciyi koruyacak yeni bir hal yasası hayata geçirin.
6. Topyekün, yerli ve milli Tarım Reformu için harekete geçin. Sizin sisteminiz artık yürümüyor!
BU MİLLETİN ÇİFTÇİSİ, TARİHİN HİÇBİR DÖNEMİNDE BU KADAR YALNIZ, BU KADAR SAHİPSİZ BIRAKILMAMIŞTI
“Bu iktidar, yaptığı tüm uygulamalarla; yetiştiriciyi ve çiftçiyi yok saymış, onları kendi toprağında adeta köle yapmıştır. Bu yanlış uygulamalar sadece çiftçi değil, bir milleti gıda krizine sürüklemiştir! Bu milletin çiftçisi, tarihin hiçbir döneminde bu kadar yalnız, bu kadar sahipsiz bırakılmamıştı. Bu anlatılanlar "Adaletin ve Kalkınmanın" değil "Açlığın ve Sefaletin" gerçekleridir. Bu ülkenin çiftçisi, toprağıyla yeniden barışacak, kendi ürettiğini kendi halkına sunacak. Milli Görüşün tek temsilcisi olan SAADET Partisi milletimizin alın terini çalanların ellerini yakasından bırakmayacaktır. Türkiye'nin verimli ve bereketli toprakları rantçıların eline teslim edilmeyecek, üretim yeniden canlanacak! Bu zulüm sona erecek ve SAADET Partisi, bu hesabı mutlaka soracaktır! Son olarak, yukarıda saydığımız çözüm önerilerini eğer AK Parti yapmıyorsa, İnşallah Saadet iktidarında biz hepsini yapacak, çiftçimizle ele ele müreffeh bir geleceğe yürüyeceğiz. Bu vesileyle; Bugün buraya gelen siz basın mensuplarına ve kıymetli misafirlere çok teşekkür ediyor, sizleri bir kez daha muhabbetle selamlıyorum.”