Ankara’nın Polatlı ilçesi, tarım ve hayvancılık alanlarındaki öncü konumunu korurken, biyogaz tesislerinde yaşanan sorunlar çevresel krizleri beraberinde getirdi. Hayvansal atıkların biyogaz tesislerinde işlenerek enerji ve ısı üretimi sağlandığı bu sisteme yeteri kadar kaynak ve imkân sağlanamaması sebebiyle tesisler iş yapamaz hale geldi. Polatlı’da bu sebeple bazı tesisler atık üretim kapasitelerini düşürmek ve kapatmak zorunda kaldı.
Özellikle yaz aylarında Polatlı’da artan sinek sorunu ilçe vatandaşını, çiftçileri ve besicileri isyan ettirdi. Vatandaşlar, biyogaz tesislerini hedef alarak, “Enerji değil, sinek üretiliyor” diyerek duruma tepki göstermişti. BİYOYATDER Yönetim Kurulu Başkanı Cemil Direkci ise Polatlı’nın biyogaz üretimindeki kritik rolü ve sinek sorununa ilişkin Polatlı Postası’na önemli açıklamalarda bulundu.
“POLATLI HAYVANCILIĞIN BAŞKENTİ”
Polatlı’yı hayvancılığın başkenti olarak nitelendiren Direkci, şu bilgileri paylaştı: “Türkiye genelinde yaklaşık 18 milyon büyükbaş hayvan bulunurken, bunun 140 binden fazlası Polatlı’da yer alıyor. Bundan 5-6 yıl önce bölgede 40-50 bin civarında büyükbaş hayvan bulunuyordu. O dönemde biyogaz tesisleri sayesinde döngüsü bir sistem kurulmuştu.”
“TESİSLER ÜRETİM YAPAMAZ HALE GELDİ”
Direkci, zamanla ekonomik sorunlar nedeniyle tesislerin üretim yapamaz hale geldiğine dikkat çekerek, "Hayvancılık tesislerinden çıkan atıklar biyogaz tesislerine getiriliyor, burada işleniyor ve elektrik üretiliyordu. İşleme sonucunda elde edilen ferment ürünler tarımla buluşturuluyordu. Böylece hem enerji üretiliyor hem de tarıma faydalı bir katkı sağlanıyordu. Ancak zamanla işin ekonomisi bozulmaya başladı ve biyogaz tesisleri üretim yapamaz hale geldi” ifadelerine yer verdi.
“POLATLI’DA ÇEVRE FELAKETİ KAÇINILMAZ”
Biyogaz tesislerinin üretim yapamaması sebebiyle, atıkların kontrolsüz bir şekilde doğaya salındığını ifade eden Direkci, yaz aylarında artan sinek sorununun önüne geçilemezse Polatlı’da çevre felaketinin yaşanabileceğinin altını çizdi. Direkci, konuya dair şu bilgileri paylaştı:
“Polatlı’daki beş biyogaz tesisinden sadece ikisi yüzde 30 kapasiteyle çalışıyor, diğer üç tesis ya kapalı ya da çok düşük kapasitelerde faaliyet gösteriyor. Bölgede oluşan hayvansal atıkların yalnızca yüzde 20-25’i toplanabiliyor. Geri kalan yüzde 70-75’lik kısmı kontrolsüz şekilde doğaya salınıyor ve bu da Polatlı’da ciddi bir sinek problemine yol açtı. Bu yıl sinek sorunu temmuz ve ağustos aylarında belirgin hale geldi. Ancak önümüzdeki bahar aylarında çok daha büyük bir çevre felaketi yaşanabileceğinden endişeliyiz. Koku ve kirlilik sorununun yanı sıra sinek popülasyonundaki artış ciddi bir tehdit oluşturuyor.”
Avrupa’daki biyogaz üretim tesislerinin işleyişi ile karşılaştırma yapan Direkci, Polatlı’da şartların elverişsiz olması sebebiyle, ilerleyen zamanlarda tesislerin üretim yapamayacak hale geleceğini ifade etti. Direkçi açıklamalarına şöyle devam etti:
“Avrupa’da hayvansal atıklar doğrudan biyogaz tesislerine ulaştırılıyor. Tesiste işlendikten sonra çıkan ferment ürünler, çiftçiler tarafından tarlalarda kullanılıyor. Ancak burada ekonomik şartlar elvermediği için biz, bu sürecin tamamını üstlenemez hale geldik. İlk başlarda atıkları toplayıp işledik ve çıkan ürünü tarlalara ulaştırdık. Ancak şu anda Polatlı’da yalnızca iki tesis atık topluyor ve onlar da bu işi sınırlı bir şekilde yapabiliyor. Bu şartlar devam ederse onların da faaliyetlerini sürdürebileceğini düşünmüyoruz.
BAKANLIKLARDAN DESTEK BEKLENİYOR
Direkci, biyogaz tesislerinin yeniden çalışabilir hale gelmesi için özellikle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Tarım Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’ndan destek beklediklerini belirtti. “Sorunlarımızı üç ayrı bakanlığa anlatmak zorundayız. Ancak Polatlı’daki sinek sorununu çözmek ve çevre felaketini önlemek için biyogaz tesislerinin şartlarını iyileştirmemiz gerekiyor. Aksi takdirde hem çevresel hem de ekonomik zararlar kaçınılmaz olacak” diye konuştu.
Polatlı’nın biyogaz üretimindeki kritik rolüne vurgu yapan Direkci, çözüm bulunamaması durumunda hayvancılar ve çiftçiler arasında çatışmanın kaçınılmaz olacağına da dikkat çekti. Hayvansal atıkların kontrolsüz şekilde doğaya salınmasının, tarımsal alanlara zarar verdiğini belirtti.