Mondros Mütarekesi sonrası işgal edilen Anadolu topraklarında ulusal direnişi örgütleyen ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşuna kadar Millî Mücadelenin yürütme organı olarak görev yapan Heyet-i Temsiliye, ulusal tarihimizde önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti.

23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanan Erzurum Kongresi, doğu illerini temsil etmek ve kongre kararlarını uygulamak üzere 9 kişilik bir Temsil Heyeti oluşturdu. Bu heyetin başkanlığını üstlenen Mustafa Kemal Paşa, Türkiye’nin kaderini değiştiren önemli kararların alınmasına öncülük etti. Kongre sonunda seçilen heyette Mustafa Kemal’in yanı sıra Hüseyin Rauf Bey, Bekir Sami Bey ve diğer önemli isimler yer aldı.

Erzurum’dan sonra Sivas’a hareket eden Temsil Heyeti, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi’nde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yürütme organı olarak tüm ülkeyi temsil etme yetkisini aldı. Bu süreçte heyetin üye sayısı 16’ya yükselirken, Refet Bey ve Mazhar Müfit Bey gibi isimler de heyete katıldı.

Zabıta ekipleri sokak hayvanlarını besledi Zabıta ekipleri sokak hayvanlarını besledi

ÖZGÜRLÜK YOLUNDA CESUR ADIM ATAN EKİP 

Heyet-i Temsiliye, Sivas’taki 108 günlük çalışmalarının ardından seçimlerin düzenlenmesi ve ulusal bir meclis oluşturulması için girişimlerde bulundu. 20-22 Ekim 1919’da Ali Rıza Paşa Hükûmeti ile Amasya’da yapılan görüşmeler sonucu, yeni meclisin Ankara’da toplanması kararlaştırıldı. 18 Aralık 1919’da Sivas’tan ayrılan heyet, 27 Aralık 1919’da Ankara’ya ulaşarak Ziraat Mektebi’ni karargâh olarak belirledi.

Heyet-i Temsiliye, Ankara’da yaptığı çalışmalarla İstanbul Hükûmeti’ne alternatif bir yönetim oluşturdu ve Misak-ı Milli’nin hazırlanarak Osmanlı Mebusan Meclisi’nde kabul edilmesini sağladı. Heyet’in çalışmaları, TBMM’nin 23 Nisan 1920’de açılmasıyla sona erdi ancak Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında oynadığı rol, tarihimizdeki önemini daima korudu.

Heyet-i Temsiliye, Anadolu’nun bağımsızlık ve özgürlük yolundaki ilk adımlarını atan cesur bir ekip olarak, Türk milletinin yeniden doğuş hikâyesinde son derece önemli bir yere sahip. 

Muhabir: TUĞBA AKKESEN