Bilgiç, 8 Mart'ın kökenine dair yaptığı açıklamada, "8 Mart'ın kökeni, 1657 yılında New York'ta tekstil işçisi kadınların daha iyi çalışma koşulları talebiyle başlattıkları grevlere dayanmaktadır. 1977 yılında ise Birleşmiş Milletler tarafından resmi olarak tanınarak, tüm dünyada kadın haklarının simgesi haline gelmiştir. Kadınlar, tarih boyunca toplumların gelişiminde, değişiminde ve ilerlemesinde büyük roller üstlenmişlerdir," ifadelerini kullandı.
İslam’da ve Türk toplumunda kadının yerini anlatan Bilgiç, “İslam, kadını saygıdeğer bir varlık olarak görür ve ailenin temel bir direği olduğunu kabul eder. Kur'an-ı Kerim'de, gerek yaratılış gerekse hak ve sorumluluklar yönünden erkeklerle eşit konumda olan bir kadın portresi çizilmektedir. Kadın, Allah'ın kulu olması bakımından erkekle eşit seviyededir, dinî hak ve sorumlulukları da aynı düzeydedir. Türk toplumunda ise kadınlar tarih boyunca büyük bir saygı ve değere sahip olmuştur. Orta Asya Türk devletlerinde kadınlar, sadece aile içinde değil, devlet yönetiminde de söz sahibi olmuşlardır. Eski Türk devletlerinde hatunlar, kağanlarla birlikte ülke yönetiminde bulunmuş, önemli karar mekanizmalarında yer almışlardır. Kadın, toplumun temel direği olarak görülmüş, aile içindeki rolü kadar sosyal ve ekonomik hayatta da aktif olmuştur,” dedi.
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de kadınların toplum içindeki yerini koruduğunu belirten Bilgiç, “Eğitim, vakıf faaliyetleri ve sanatta birçok kadının önemli roller üstlendiğini görmekteyiz. Osmanlı'da özellikle sultanların hayır işlerine öncülük etmesi, vakıflar kurması ve eğitim faaliyetlerine destek vermesi, kadınların toplumsal gelişimdeki yerini gözler önüne sermektedir,” şeklinde konuştu. Cumhuriyet dönemiyle birlikte kadın haklarında önemli kazanımlar elde edildiğini vurgulayan Bilgiç, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kadınların eğitim, çalışma ve siyasal haklar konusundaki reformlarını hatırlatarak, “1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi, Türk kadınının toplumsal hayattaki öneminin bir göstergesidir. Atatürk'ün ‘Dünyada her şey kadının eseridir’ sözü, kadınlara verdiği önemin en güzel ifadelerinden biridir” dedi.
Kadınların her alanda daha fazla yer almasının toplumsal ilerleme açısından büyük önem taşıdığına dikkat çeken Bilgiç, “Eğitimden iş hayatına, siyasetten sanata kadar her alanda kadınların daha fazla yer alması, toplumların ilerlemesi için büyük önem taşımaktadır. Kadınların eğitime erişimi, iş hayatında eşit fırsatlar bulması, toplumsal roller konusunda bilinçlendirilmesi ve şiddetten arındırılmış bir yaşam sürmesi hepimizin ortak sorumluluğudur. Bir toplum, kadınlarını ne kadar destekler, onlara ne kadar eşit fırsatlar sunarsa o kadar güçlü ve ilerici olur,” ifadelerini kullandı.
Son olarak 8 Mart’ın sadece bir günle sınırlı kalmaması gerektiğini belirten Bilgiç, “Bugün, kadınların seslerini daha gür duyurduğu, haklarını daha kararlı bir şekilde savunduğu bir dönemdeyiz. Mart, kadınların sadece bir gün hatırlanması gereken bir tarih değil, onların toplumsal, ekonomik ve siyasal hayattaki yerlerinin ne kadar değerli olduğunu anlamamız için bir farkındalık günüdür. Bu vesileyle, hayatı güzelleştiren tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü en içten dileklerimle kutluyorum” diyerek konuşmasını tamamladı.