Birleşmiş Milletler’in 2007 yılında kabul ettiği 20 Şubat Dünya Sosyal Adalet Günü, küresel çapta adil bir sistemin inşası için farkındalık yaratmayı hedefliyor. Uzmanlar, yoksulluğun önlenmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin herkes için erişilebilir olması, fırsat eşitliği ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasının sosyal adaletin temel unsurları olduğunu belirtiyor.
1919’da Uluslararası Çalışma Örgütü Anayasası’nda "Evrensel ve kalıcı barışın ancak sosyal adalet temeline dayalı olarak kurulabileceği" ifadesiyle gündeme gelen sosyal adalet, günümüzde hala küresel çapta büyük bir mücadele gerektiriyor.
EN ADİL ÜLKELER İSVEÇ VE YENİ ZELANDA
Sosyal Adalet Endeksi sıralamasında İsveç (0.81 puan), Yeni Zelanda, Norveç, Danimarka ve Hollanda en üst sıralarda yer alırken, bu ülkeler eğitimde fırsat eşitliği, sağlık hizmetlerine erişim ve ekonomik adalet konularında örnek gösteriliyor.
Yetkililer, kadın-erkek eşitliği, yasalar karşısında herkesin eşit olması, yerli halkların ve göçmenlerin haklarının korunması gibi konuların sosyal adaletin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguluyor.
Türkiye’de sosyal adaletin güçlenmesi için özellikle eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların artırılması, gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesi ve dezavantajlı grupların desteklenmesi gerektiği belirtiliyor.
Uzmanlar, sosyal adaletin yalnızca devlet politikalarıyla değil, bireysel ve toplumsal farkındalıkla desteklenmesi gerektiğini ifade ediyor.
Ayrıca geçmiş yıllarda Avusturya Sosyal İşler Bakanlığının bir araştırmasına göre ise sosyal adaletsizlik vatandaşları hasta ediyor. Başta çocuk ve gençlerin sağlığına odaklanan araştırma, sosyal adaletsizliğin ne kadar ciddi boyutlarda olursa o kadar çok kaygı bozukluğu, anksiyete, diyabet, kalp ve damat rahatsızlıkları başta olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkardığını ortaya koydu.