Ankara’nın kuzeyinde yer alan Çubuk Ovası, çevresindeki dağlar ve volkanik yapılarla çevrelenen zengin bir jeomorfolojik yapıya sahip. Kuzeydeki dağlık alanlardan güneye doğru alçalan bölge, aşınmış tepelerden oluşan plato sahasından geçerek Çubuk Ovası'na uzanıyor. Bu geniş ve alüvyon bakımından zengin ova, özellikle Çubuk Çayı'nın etkisiyle oluşmuş, tarihsel ve doğal süreçlerin izlerini taşıyan önemli bir coğrafi yapı olarak dikkat çekiyor.

Batıda Mire-Karyağdı Dağları ve doğuda 1637 metre yüksekliğindeki Aktaş Tepesi ile sınırlanan Çubuk Ovası, uzunluğu 20 kilometreye, genişliği ise 15 kilometreye kadar uzanan dikkat çekici bir morfolojik birim. Esenboğa’nın güneyine yaklaştıkça 100 metreye kadar ulaşan alüvyon kalınlığı, ovanın bereketli yapısına katkı sağlıyor.

Volkanik kökenli bir yapıya sahip olan bölgenin güneydoğusunda yer alan Hüseyingazi Dağı ve Çubuk Barajı çevresi, andezit oluşumlarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca, Çubuk Çayı'nın sürempoze yarma vadisi boyunca açtığı geçit, Ankara Ovası ile Çubuk Ovası arasında doğal bir bağlantı oluşturuyor. Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin ilk barajlarından biri olan Çubuk Barajı, bu stratejik noktada inşa edilerek Ankara'nın su ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanmış.

Tektonik hareketlerle şekillenen Çubuk Ovası ve çevresindeki dağlık alanlar, günümüzde de jeolojik olarak aktif. Özellikle 2000 yılında 5.9 büyüklüğündeki Orta depremi, Çubuk'un kuzeyindeki yaylalarda yıkıcı etkiler bıraktı. Bunu takip eden diğer sarsıntılar ise 2004 ve 2008 yıllarında meydana gelen 4.6 ve 4.9 büyüklüğündeki depremler oldu. Her iki depremin de merkez üssü Çubuk ilçesiydi ve büyük çaplı hasarlar olmasına rağmen can kaybı yaşanmadı. Ancak bu depremler, bölgedeki deprem riskinin sürekli var olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Melikşah köyünde bulunan sıcak kaplıcalar, bölgedeki fay hatlarının varlığını gösteren bir diğer unsur. Kaplıcalardaki yüksek kükürt oranı, bu jeotermal kaynakların jeolojik hareketlerle şekillendiğini ortaya koyuyor. Bu termal sular, bölgedeki termal tesisler için de önemli bir kaynak oluşturmakta.

İşte 1980’den günümüze kadar kaydedilen bazı önemli depremler:

Roma su kanallarına ait taşlar Ankara Kalesinde yapı malzemesi oldu Roma su kanallarına ait taşlar Ankara Kalesinde yapı malzemesi oldu
  • 03.10.1980Çubuk3.9
  • 23.02.1992Kuyumcuköy3.6
  • 02.03.1992Saraycık3.5
  • 21.04.2000Kösrelik3.5
  • 06.06.2000Kösrelik3.6
  • 28.06.2000Kösrelik3.5
  • 27.09.2000Avcıova4.0
  • 27.10.2000Avcıova3.7
  • 13.06.2002Kösrelik3.7
  • 29.12.2004Yaylak4.4
  • 31.01.2008Aşağıemirler4.7
  • 22.12.2010Eskiçöte3.7
  • 07.11.2012Çatköy3.5
  • 14.06.2014Aşağıobruk3.2

Jeofizik Mühendisleri Odası, 31 Ocak 2008’de Ankara Çubuk’ta meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremle ilgili açıklamasında, Ankara'nın II. ve III. Derece deprem bölgesinde olduğunu belirtmişti. Açıklamalarının devamında ise Jeofizik Mühendisleri Odası, Ankara’da jeofizik etütlerin yapılmadığını vurgulayarak, 5.5 ve üzeri depremler için yapılaşma konusunda önlem alınması gerektiğini hatırlatmıştı. 

Muhabir: TUĞBA AKKESEN