Çölyak hastalığı, genetik yatkınlığı olan kişilerde buğday, çavdar ve arpa gibi tahıllarda bulunan gluten proteinine karşı gelişen bir bağışıklık sistemi reaksiyonudur. Bu durum, sindirim sisteminde ciddi hasarlara yol açarak besinlerin emilimini engelliyor. Türkiye'de de bu hastalıkla mücadele eden bireyler pek çok zorlukla karşı karşıya kalmış durumda. Özellikle beslenme konusunda karşılaştıkları engeller, hayatlarını oldukça zorlaştırıyor.
GLUTEN İÇEREN GIDALARDAN UZAK DURMAK ZORUNDALAR
Çölyak hastaları, buğday, arpa, çavdar ve yulaf gibi gluten içeren gıdalardan uzak durmak zorunda. Bu durum, market alışverişinden restoran seçimlerine kadar her alanda dikkatli olmalarını gerektiriyor.
Gluten içermeyen ürünlerin fiyatlarının yüksek olması ve her yerde bulunamaması da ayrı bir sorun teşkil ediyor. Çoğu zaman sosyal ortamlarda uygun yiyecek bulmakta zorluk çeken çölyak hastaları, dışarıda yemek yemekten çekiniyor.
CİDDİ SAĞLIK SORUNLARINA NEDEN OLABİLİYOR
Glutensiz diyetin sıkı bir şekilde uygulanmaması durumunda çölyak hastalarının bağırsakları zarar görebiliyor. Bu da besin emilimini olumsuz etkileyerek vitamin ve mineral eksikliklerine yol açabiliyor.
Özellikle demir, kalsiyum ve D vitamini eksiklikleri sıkça görülüyor. Uzun vadede ise bu eksiklikler ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
PSİKOLOJİK SORUNLARA YOL AÇABİLİYOR
Çölyak hastaları, sürekli olarak diyetlerine dikkat etmek zorunda kalmaları ve yiyecek seçeneklerinin kısıtlı olması nedeniyle psikolojik olarak da zorlanıyorlar.
Sosyal ortamlarda yiyecek bulamama kaygısı, sürekli olarak etiket okuma zorunluluğu ve çapraz bulaşma riski, hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alıyor. Bu durum, çölyak hastalarında anksiyete ve depresyon gibi psikolojik sorunlara yol açabiliyor.
TOPLUMSAL FARKINDALIK ÖNEMLİ
Çölyak hastalarının karşılaştığı bu zorlukların hafifletilmesi için toplumda farkındalık yaratılması büyük önem taşıyor.
Restoran ve kafe gibi işletmelerin glutensiz seçenekler sunması, marketlerde glutensiz ürünlerin erişilebilirliğinin artırılması ve çölyak hastalarına yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi, hastaların günlük yaşamlarını kolaylaştırabilir.
Ayrıca, çölyak hastalarının birbirleriyle deneyimlerini paylaşabilecekleri ve destek alabilecekleri toplulukların oluşturulması da önemli bir adım olacaktır.
Çölyak hastaları, yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için birçok zorlukla mücadele etmek zorunda kalıyor. Bu hastalığın yönetimi, sadece bireysel çabalarla değil, toplumun ve ilgili sektörlerin desteğiyle mümkün olabilir. Bu nedenle, çölyak hastalarının karşılaştığı zorlukların farkında olunmalı ve onlara destek sağlanmalıdır.