Kitapta, Karatay’ın Harput kökenli âlim bir aileden geldiği, babasının medreseli bir âlim olduğu ve Beyoğlu ile Sarıyer müftülüğü yaptığı bilgileri yer alıyor. Karatay, ailesinin medrese geleneğinden gelen bir isim olarak, hayatının ilk yıllarında eğitim ve disiplinle tanıştı.
OĞLUNA HİÇ ŞEKER YEDİRMEMİŞ
Karatay, İstanbul’da prestijli bir okula, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ne gitmiş ve burada İngilizce eğitim almış. Ancak üniversite sınavına girmeden önce bir yıl boyunca Türkçe kursu alarak bu eksikliğini gidermiş. Eğitimini tamamladıktan sonra tıp fakültesine girmiş ve başarılı bir şekilde kardiyoloji alanında kendini geliştirmiştir.
Tıp dünyasında en çok tanınan ve tartışılan yönlerinden biri de beslenme ile ilgili görüşleri olmuştur. Özellikle sağlıklı yaşam ve beslenme üzerine verdiği tavsiyelerle dikkat çeken Karatay, süt içmeyi hiç sevmediğini açıkça ifade etmiştir. Oğluna hayatı boyunca şeker yedirmediği ve sağlıklı beslenmeye olan titizliği ise, onu farklı kılan bir diğer özellik olmuştur.
KARATAY'IN KARDEŞ ACISI
Karatay, ailesinin zor zamanlarını da kitapta dürüstçe paylaşmış. Babasının ölümünün ardından büyük bir travma yaşayan Karatay, abisinin de bu kaybın etkisiyle bunalıma girdiğini ve 25 yaşında intihar ettiğini anlatıyor.
Bu durum, aileyi derinden sarsmış ve Karatay’ı hayatı boyunca etkilemiştir. Karatay, abisinin intiharının ardından yaşadığı travmayı, yaşama bakışını ve tıp dünyasındaki işleyişe dair eleştirilerini kitapta içtenlikle dile getiriyor.
ÖDÜLLÜ BİR FOTOĞRAFCIYMIŞ
Karatay, kendine has bir hayat tarzı da benimsemiş. Evini kurarken eşyalarını bitpazarından alması, mütevazı bir yaşam sürmesi, hatta eşiyle balayını Eskişehir’in küçük bir köyünde geçirmesi, onun sadeliğe ve gerçek hayata olan bağlılığını gösteriyor.
Prof. Dr. Canan Karatay’ın, aynı zamanda ödüllü bir fotoğrafçı olduğunu ve görsel sanatlardan da büyük bir zevk aldığını öğreniyoruz. Eşiyle ve ailesiyle geçirdiği zamanlar, onun hayatındaki önemli anlardan biri olmuş. Hekimlik hayatı da, onun farklılık yaratma arzusunu simgeliyor.
HASTAYLA DOĞRU İLETİŞİM
Prof. Dr. Karatay, kardiyoloji alanındaki başarılarının yanı sıra, tıbbın önemli bir yönüne de dikkat çekiyor: hastayla doğru iletişim. Karatay, hekim adaylarına her zaman hastayla konuşmalarını, hastayı bütünüyle tanımalarını ve dinlemelerini tavsiye ediyor.
Kitapta, dünya çapında pek çok hastanın en büyük şikâyetinin, doktorlarının kendilerini dinlememesi olduğunu belirtiyor. Karatay, tıp eğitiminde hastaların sadece fiziksel durumlarına değil, aynı zamanda ruhsal hallerine, kişiliklerine ve sosyal çevrelerine de odaklanmanın önemini vurguluyor.
Bunun yanı sıra, Karatay, tıbbın ilerleyen yıllarında teknolojinin rolüne de dikkat çekiyor, ancak bu teknolojinin hastaların tanı ve tedavisinde bir araç olmasından öteye gitmemesi gerektiğini belirtiyor. Laboratuvar sonuçlarına veya sayılara dayalı bir tedavi anlayışının, gerçek hekimliğin önüne geçmemesi gerektiğini savunuyor. Tıbbın temel amacının insanı bütünsel olarak ele almak olduğunu, ancak hastanın ruhsal ve duygusal durumlarının göz ardı edildiğinde tedavinin eksik kalacağını söylüyor. Bu bağlamda, tıp öğrencilerine sadece teorik bilgiyi değil, empatiyi ve hasta ilişkisini de öğrenmelerini öneriyor.
HER ZAMAN DOĞRULARI SAVUNMAYI TERCİH ETMİŞ
Karatay’ın hayatına dair en dikkat çekici noktalardan biri de, kişisel zorluklarıyla karşılaştığı dönemde verdiği güçlü tepkiyle ilgili. Bir hastanenin kurucusu, Karatay’ın cesur duruşu nedeniyle ona "gündeme gelmek için çıkıntılık yapıyor" demiş, Karatay ise bu eleştirilere aldırmadan yoluna devam etmiştir. Karatay’ın, zaman zaman toplumsal normlara karşı çıkması, onu birçok çevrede "aykırı" olarak tanımlanmasına yol açsa da, o her zaman doğruları savunmayı tercih etmiştir.
Bir dönemde Amerika’ya gitmesi ve orada çalışmalarına devam etmesi de, onun inandığı değerlerden ödün vermemek adına yaptığı cesur bir adım olmuştur. Ancak Karatay, Amerika’da bulunduğu sırada, annesinin "Seni Amerikalılara hizmet edesin diye yetiştirmedim" sözünden etkilenerek Türkiye'ye geri dönmüş ve orada da kardiyoloji alanındaki pek çok yeniliği Türkiye'ye kazandırmıştır.