Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindeki heyetin, 29 Ekim 1929 tarihinde Cumhuriyetin 6. Yılında TBMM önünden çıkarken çekilen fotoğrafı, çok derin anlamlar barındırmakta. Mustafa Kemal Atatürk, ölüm yıl dönümünün 85. Yılında saygıyla ve minnetle ülkenin dört bir yanında anılmakta. Geçmişte ise bazı yaşanmış anılar da var ki Atatürk’ün yüce gönüllülüğünü gözler önüne seren.İşte o anlardan bir örnek.
Atatürk’ün Olağanüstü İnsani Yönünü Gördüğümüz Anlam Dolu ‘O’ Fotoğrafın İşte Hikâyesi!
Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 85. Yıldönümünde de çok derin anlamlar katan bu hatıranın, gerçek hikayesini okuduktan sonra Atatürk’ün yüce gönüllüğünü bir kez daha anlamış olacaksınız.
Atatürk’ün özel fotoğrafçısı olan Ali Rıza Tuncay
İşte, Atatürk’ün özel fotoğrafçısı olan ve ona ‘Sarı’ diye hitap ettiği Ali Rıza Tuncay’ın bu anlamlı fotoğrafı çekerken yaşadığı anların öyküsü: Atatürk, Fevzi Çakmak’ın kızının düğününde tanışmış olduğu Ali Rıza Tuncay’ı ile yanına çağırarak sohbete başlar. Aralarında başlayan hoş sohbet şu şekilde devam eder: “Adın ne senin çocuk? Genç Tuncay, birdenbire şaşkınlığını da gizlemeye çalışarak ‘ Efendim, benim adım Ali Rıza’ der. Atatürk yüzünde hoş bir gülümseme ile karşılık verir: ‘Bilir misin benim babamın adı da Ali Rıza’ Nerelisin Peki? Der. Genç hemen karşılık verir: ‘Üsküplüyüm Paşam’. Atatürk hemen bir teklifte bulunur: ‘Peki öyleyse bundan sonra sana ‘Sarı’ diye hitap edeceğim. Artık hususi fotoğrafçılarımdan biri olacaksın. Anlaştık mı? Der. Genç hemen gözleri parlayarak; ‘Emredersiniz Paşam’ der.
Tarihler 29 Ekim 1929 yılını gösterdiği vakitlerde, Cumhuriyet’in 6. Yılı kutlanırken, Mustafa Kemal Atatürk ve beraberindeki devlet erkanı da Meclis’ten çıkarken onlarca gazeteci ve fotoğrafçı en uygun anı yakalayabilmek için adeta birbirlerini ezme uğruna bir çaba göstermekteydiler. O anlarda ise ‘Sarı’ da en uygun anı yakalayabilmek için oradaydı. Kalabalık arasında bir omuz darbesiyle yere düşen Ali Rıza Tuncay, tekrardan ayağa kalkıp uygun ayarları yapasıya kadar Atatürk ve beraberinde heyet çoktan Meclis önünden ayrılmışlardı. Hatta Ankara Palas’ın önüne kadar ilerlemişlerdi. Ali Rıza ise bu tarihi anı çekemediği için oldukça kederlenmiş, bir yere çömelip hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. Çok geçmeden Mustafa Kemal’in sesini duyan ‘Sarı’ şu cümleleri Ata’dan duyar. ‘Hey Sarı! Söyle bakalım neden ağlıyorsun?” Birden Ali Rıza ayağa kalkar, gözyaşlarını siler ve şöyler der: ‘Paşam, fotoğrafı çekemedim.’ Atatürk ise ‘Canını sıktığın şeye bak bre çocuk’ der.
"Arkadaşlar, tekrar içeri girip yeniden çıkacağız!"
Sonrasında beraberindeki devlet erkanına dönerek şu ifadeleri kullanır: ‘Arkadaşlar tekrar içeri girip yeniden çıkacağız. Sarı bizim fotoğrafımızı çekecek!” Heyet, bu durumu oldukça garipser. Heyet, Atatürk’ün dediğini yapar. Ve günümüzde o herkesin bildiği unutulmaz fotoğraf arşivdeki yerini alır.
Cumhuriyetimizin hem 100.yılını kutladığımız bu anlarda, hem de Gazi Mustafa Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 85. Yıl dönümünde Atatürk’ün o olağanüstü insani yönünü bir kez daha görmekteyiz. Ruhun şad olsun.
Haber: Tuğba Akkesen