Ankara’da yüzlerce yıldır doğayla uyum içinde üretilen ve halk kültüründe de kendine yer bulan sepet balı, doğa dostu geleneksel üretim yöntemleri ile biliniyor. "Bir dalda iki elma" türküsünde de “Sepette arı gördüm, bugün ben yari gördüm...” dizeleriyle adı geçen sepet balı, lezzetinin yanı sıra hikayesiyle de Ankara'nın lezzet kültürünü yansıtıyor.

SEPET BALI NASIL ORTAYA ÇIKTI?

Sepet balının yolculuğu, söğüt ağacının dallarıyla başlıyor. Söğüt dalları ince ince işlenerek bir sepet haline getiriliyor; ancak kovan özelliğini kazanması için bu sepetin doğal malzemelerle güçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için yamaçlarda otlayan ineklerin tezeği ve killi toprak karıştırılarak bir harç hazırlanıyor. Bu harçla sepetin çevresi sıvanarak arıların kovanı olacak kapalı bir yapı elde ediliyor. Sepetin bir ucu ahşap bir kapakla kapatılırken, diğer ucu arıların giriş çıkışı için açık bırakılıyor.Kovanlar için uygun bir alan seçmek de önemli bir aşama. Vadiyi gören, arıların rahatça ulaşabileceği kekiklerle kaplı bir bölge tercih ediliyor. Bu açık hava barınağına üst üste yerleştirilen sepetler, arıların bal üretimine hazırlanıyor. Arılar, petekleri sepetin içinde kendiliğinden örüyor, doğal olarak oluşan boşluklar sayesinde rahatça giriş çıkış yapabiliyor.

Altındağ önemli işbirliğine imza attı Altındağ önemli işbirliğine imza attı

Başkentte, Yüzyıllardır Geleneksel Yollarla Üretilen Sepet Balı (3)

ANKARA'NIN GELENEKSEL MİRASI

Sepet balı, üretim süreci kadar kendine has lezzetiyle de adından sıkça söz ettiriyor. Vadinin kekik kokusunu içine çeken sepet balı, ağızda eriyen kıvamı ve yoğun aromasıyla benzersiz bir tat bırakıyor. Doğal yöntemlerle üretilen sepet balı, doğaseverler ve lezzet tutkunları için Ankara’nın geleneksel bir mirası olarak yaşatılıyor.

Muhabir: KÜBRA AÇIKGÖZ