Ankara, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle her geçen gün daha fazla ziyaretçi çekiyor. Şehrin hemen yanı başında keşfedilmeyi bekleyen ve geçmişin sırlarını barındıran bir hazine bulunuyor. Kızılcahamam ilçesindeki Alicin Jeositi, görkemli duruşu ve gizemli geçmişiyle ziyaretçilerini büyülüyor. Ancak, tarihi değerine rağmen, bu eşsiz yapı halen hak ettiği ilgiyi görememiş ve turizme kazandırılmayı bekliyor.
BAŞKENTİN SÜMELASI
Alicin Jeositi, Trabzon’daki ünlü Sümela Manastırı’nı andıran yapısıyla dikkat çekiyor. Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine 90 kilometre mesafede, Alicin Deresi’nin hemen yanında yer alan bu yapı, çok dik ve derin bir vadi yamacında bulunuyor. Zirvesi yaklaşık bin metre yüksekliğe ulaşan bu doğal yapı, bugün ancak profesyonel dağcıların tırmanabileceği zorlu bir alanda yer alıyor.
CİN ALİ MAĞARALARI
Alicin Jeositi’nin tarihine dair net bilgiler bulunmamakla birlikte, yapının kökeni ve kullanım amacı hakkında çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Yapının halk arasındaki adı “Cin Ali Mağaraları” olarak biliniyor. Rivayetlere göre, bu mağaralar 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış ve eşkıya olarak anılan Cin Ali tarafından inşa edilmiştir. Uzaktan bakıldığında, doğayla bütünleşmiş olan bu yapı, Sümela Manastırı’nı andırdığı için “Başkentin mini Sümela’sı” olarak adlandırılıyor. Ancak Alicin Jeositi’nin, Sümela Manastırı’ndan daha eski bir tarihe sahip olduğu düşünülüyor. Mağara olarak bilinen bu yapının içerisinde dini veya sosyal izlere rastlanmaması, onun manastır olarak kullanılmadığını gösteriyor. Bu durum, tarihi yapı hakkında çeşitli spekülasyonlara yol açıyor. Kimileri, bu yapının savunma amaçlı inşa edildiğini, kimileri ise eşkıyaların saklanma yeri olarak kullandığını öne sürüyor.
