Konferansta, küresel ve bölgesel zorluklar karşısında Türkiye'nin bağımsız dış politikasının etkileri üzerinde durulacağını belirten Fidan, özellikle günümüzdeki iç içe geçmiş tehditler, terörizm, düzensiz göç, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, iklim krizi ve siber tehditler gibi sorunlarla başa çıkmak için uluslararası kuruluşların yetersiz kaldığını vurguladı.
"DÜNYA ÇAPINDA GENİŞ ÇAPLI ÇATIŞMA RİSKİ DOĞMUŞ"
Fidan, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel yönetişim sisteminin, günümüzün karmaşık sorunlarına çözüm bulmada yetersiz kaldığını belirtti. Özellikle Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, İsrail'in Gazze'deki saldırıları karşısında adım atamaması, küresel yönetişim krizini ve BM'nin reform ihtiyacını daha da görünür hale getirdi. Aynı zamanda Rusya-Ukrayna savaşının tırmanmasıyla birlikte, dünya genelinde geniş çaplı bir çatışma riski doğmuş ve bu durum, küresel enflasyon, ekonomik durgunluk ve gıda güvenliği gibi sorunları da beraberinde getirmiştir. Bakan Fidan, Türkiye'nin bu zorlu küresel konjonktürde, dış politikasını milli çıkarlar doğrultusunda sürdürmeye kararlı olduğunu ifade etti.
"BARIŞ İÇİNDE YAŞANACAK BİR SURİYE"
Fidan, Suriye'deki gelişmelerin umut verici olduğunu belirterek, uluslararası toplumun, özellikle Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, Suriye halkına destek vermesini ve kapsayıcı bir yönetimin oluşturulmasına yardımcı olmasını beklediklerini söyledi. Türkiye'nin, Suriye'deki kalıcı çözümün, ulusal uzlaşıyla sağlanabileceğini savunduğunu hatırlatan Fidan, rejimin tüm çabalarına rağmen halkla barış yapmaya yanaşmadığını vurguladı. Bu durumun, Türkiye'nin doğru bir yaklaşımı benimsemiş olduğunu ortaya koyduğunu belirtti. Fidan, Türkiye'nin, Suriye'de etnik ve dini çeşitlilikleri kapsayan bir yönetim anlayışının benimsenmesini ve bu doğrultuda barış içinde yaşanacak bir Suriye’yi arzuladığını ifade etti.
"TÜRKİYE SURİYE HALKININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEK"
Suriye'nin istikrarının sağlanması için Türkiye’nin üzerine düşen her türlü sorumluluğu üstleneceğini söyleyen Fidan, Türkiye'nin komşularıyla barışçıl ilişkiler kurmayı hedeflediğini belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin Suriye'nin toprak bütünlüğü, siyasi birliği, güvenliği ve istikrarını sağlamak amacıyla çeşitli bölgesel aktörlerle iş birliği yapmaya devam edeceğini söyledi. Fidan, Suriye'deki Suriyelilerin güvenli ve gönüllü geri dönüşünün sağlanması ve ülkenin yeniden inşa edilmesi için gereken tüm adımları kararlılıkla atacaklarını belirtti. Türkiye'nin, zor günlerinde Suriye halkına yardım eli uzatan bir ülke olarak, bu süreçte de Suriye halkının yanında olmaya devam edeceğini vurguladı.
"TÜRKİYE FİLİSTİN HALKINA İNSANİ YARDIMLAR SUNMAYA DEVAM EDECEK"
Fidan, Türkiye'nin, Filistin'in bağımsız bir devlet olarak tanınması için yoğun bir diplomasi yürüttüğünü söyledi. İsrail'in Gazze'deki saldırılarına karşı Türkiye’nin güçlü bir duruş sergilediğini belirten Fidan, bu süreçte uluslararası alanda Filistin'in daha fazla devlet tarafından tanınmasına yönelik girişimlerde bulunduklarını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin Filistin halkına insani yardımlar sunmaya devam ettiğini belirtti ve İsrail ile Filistin arasındaki sorunun iki devletli çözüm temelinde çözülmesi gerektiğini yineledi. Türkiye'nin, ateşkese yönelik çabalarının, birçok ülkenin bu konuda olumlu bir tutum sergilemesine yol açtığını belirten Fidan, bu diplomatik başarıyı önemli bir gelişme olarak değerlendirdi.
Fidan, Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin arabuluculuk rolünü sürdürdüğünü ve bu savaşın sona erdirilmesine yönelik çabalarını aralıksız devam ettirdiğini belirtti. Türkiye'nin, taraflar arasında güvenilir bir muhatap olarak, tırmanan gerilimi önlemek amacıyla gerekli temasları sürdürdüğünü ifade etti. Fidan, bu çabaların, Karadeniz'de seyrüsefer emniyetinin sağlanmasına yönelik katkılar sunduğunu söyledi ve Türkiye’nin bu alandaki çabalarının önemini vurguladı.
"TÜRKİYE MÜTTEFİKLERİNDEN DAHA FAZLA DESTEK BEKLİYOR"
Fidan, Türkiye'nin bölgesel barış ve istikrar için Irak, İran, Güney Kafkasya ve Yunanistan gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirme çabalarını sürdürdüğünü ifade etti. Türkiye'nin, bölgesel iş birliğini derinleştirmek ve barış ortamını sağlamak için çeşitli girişimlerde bulunduğunu belirtti. Ayrıca, Avrupa Birliği ile ilişkilerin tam üyelik perspektifinden ilerletilmesi gerektiğine dikkat çeken Fidan, sürecin dar siyasi hedefler uğruna aksatılmasının, Avrupa Birliği için stratejik bir kayıp anlamına geleceğini ifade etti.
Türkiye'nin, NATO içindeki stratejik konumunu da güçlendirmeye devam edeceğini belirten Fidan, terörle mücadelede müttefiklerinden daha fazla destek beklediklerini söyledi. Fidan, Türkiye'nin güçlü ordusu ve gelişen savunma sanayiyle NATO'nun caydırıcılığına anlamlı katkılarda bulunduğunu belirtti.
Fidan, Türkiye'nin Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik ile ticaret ilişkilerini geliştirmeye devam ettiğini söyledi. Türkiye'nin, 2002 yılında Afrika ile ticaretinin 4,3 milyar dolar seviyesinde olduğunu, bugün ise bu rakamın 40 milyar doları geçtiğini vurguladı. Fidan, Türkiye’nin ticaret ilişkilerini artırarak, dünya genelinde ekonomik refahı artırmaya katkı sağladığını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin, Avrupa ile Asya arasında enerji, mal ve hizmetlerin transferi açısından stratejik öneme sahip Hazar geçişli orta koridora ve bağlantılı projelere büyük önem verdiğini söyledi.
Son olarak, Fidan, Türkiye'nin güçlü bir dış politika yürütmeye devam edeceğini ve bölgesinde barış, küresel çapta ise saygınlık kazanma hedefini kararlılıkla sürdüreceğini belirterek sözlerini sonlandırdı.