Ankara'nın Ulus Samanpazarı'nda, tarihi dokusu ve mimarisiyle göz kamaştıran Ahi Şerafettin Camii, Anadolu’nun Orta Çağ dönemi ahşap direkli ve kirişli camilerinin en önemli örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Suudi Arabistan'ın Riyad kentinde düzenlenen 45. UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısında, cami Dünya Mirası statüsüne kavuşarak, tarihi ve kültürel zenginliğini uluslararası platformda taçlandırdı.
Cami, 13. yüzyıla tarihlenen yapısıyla, dikdörtgen planı ve sade dış görünümü ile dikkat çekiyor. Beden duvarları, moloz taşlar ve Roma ile Bizans dönemlerine ait devşirme unsurlarla bezenmiş. Arslanhane Camii olarak da bilinen yapı, doğusundaki türbe külliyesinin duvarında yer alan antik aslan heykeli ile anılmakta.
Mimari yapısı açısından zengin detaylar barındıran caminin mihrap kısmı, Selçuklu döneminin özgün unsurlarını yansıtıyor. Mukarnas nişli mihrap, çini mozaik ve alçı ile işlenmiş olup, caminin iç mekânındaki en dikkat çekici unsurlardan birini oluşturuyor. Ayrıca, ceviz ağacından yapılan minberi, ağaç oymacılığının en başarılı örnekleri arasında gösteriliyor.
24 AHŞAP SÜTUNLU CAMİİ
Kuzey kapısı, kadınlar mahfili ile bağlantılı olarak daha süslü bir şekilde tasarlanmışken, doğu ve batı kapıları ise patlıcan moru ve firuze renkli çinilerle bezelidir. Camide, kıble duvarına dikey dört sıra halinde yerleştirilmiş 24 ahşap sütun, mekânı beş sahna ayırarak, görkemli bir atmosfer oluşturuyor.
Caminin minaresi, kalın yuvarlak gövdesi ve sekiz köşeli pabuç kısmıyla dikkat çekiyor. Ahşap tavandaki detaylar, yapının tarihi boyunca geçirdiği depremlerden kaynaklanan olası değişiklikleri gösteren özgün bir madalyon içeriyor.
Ahi Şerafettin Camii'nin bahçesinde yer alan mezar taşları, hem tarihi hem de kültürel derinliğiyle dikkat çekiyor. Cami, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda tarihi mirasımızı yansıtan önemli bir kültürel mekan olarak ziyaretçilerini bekliyor.