1 Şubat 1963 günü, Ankara'da sıradan bir akşamın ardından bir anda felaket yaşandı. Akşam saatlerinde, Beyrut-Lefkoşa-Ankara seferini yapan Middle East Airlines'a ait yolcu uçağı ile Etimesgut Askeri Havaalanı'ndan eğitim uçuşu için havalanan Türk Hava Kuvvetleri'ne ait nakliye uçağı, Ankara'nın Ulus semalarında korkunç bir şekilde çarpıştı.
UÇAK KAZASI ŞEHRİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİ
Bu olay, şehri adeta bir savaş alanına dönüştürdü. Uçaklardan savrulan parçalar ve patlayan yakıt tankı, can kaybını artırırken, yangınla beraber etrafa yayılan jet yakıtı alevleri, bölgedeki her şeyi alevler içinde bırakıp bir cehennem tablosu oluşturdu.
Kazanın hemen ardından askeri uçağın gövdesi, Bentderesi semtindeki evlerin üzerine düştü. Lübnan havayollarına ait yolcu uçağı ise Hükümet Caddesi üzerindeki Ticaret Han’a çarparak infilak etti. Her iki uçağın enkazı etrafa yayılarak alevler yükseldi ve yangının etkisiyle birçok bina tahrip oldu. Bu korkunç felaket, şehrin her köşesini sararken, çok sayıda kişi hayatını kaybederken pek çok ev ile iş yeri büyük zarar gördü.
120 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
İlk başta, kazadan kurtulan kimse olmadığı bildirildi. Ancak, kazadan beş gün sonra yapılan açıklamalar, ölü sayısı 120'e çıktığını ortaya koydu. Yapılan soruşturma ve incelemeler sonucunda, kazanın sorumluluğu hakkında bir rapor hazırlandı.
Bilirkişi heyeti, Lübnan’dan gelen yolcu uçağının yüzde 80, Türk askeri uçağının ise yüzde 20 oranında kusurlu olduğuna karar verdi. Bu rapor, kazanın ardındaki sebeplerin daha net bir şekilde ortaya konmasına yardımcı oldu. Ankara'da yaşanan bu trajik olay, toplumsal hafızada silinmeyecek izler bıraktı.
ANKARA'DA YAS İLAN EDİLDİ
Olayın ardından Ankara'da yas ilan edildi. Şehirdeki tüm eğlence yerleri, sinemalar ve tiyatrolar günlerce kapalı kaldı. Halk, yaşanan felakete saygı göstererek, tüm eğlenceli etkinlikleri ve sosyal yaşamı askıya aldı. Aynı zamanda, kazadan sonra açılan tazminat davaları ve hava trafik kontrol kulelerinin kayıtları, yıllarca süren bir tartışma ve inceleme sürecini başlattı.
Kazanın ardından açıklanan resmi rapor, kazanın yüzde 80'inin yolcu uçağının, yüzde 20'sinin ise askeri uçağın hatasından kaynaklandığını belirtiyordu. Bu rapor, olayın ardından pek çok yasal süreci de tetiklemişti. O dönemdeki gazetelerde ve haberlerde, kazanın boyutları, kayıpların büyüklüğü ve bunun yol açtığı sosyal etkiler sürekli olarak ele alındı.