Başkent Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Remzi Oğuz Arık Mahallesinde, Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan Cenap And Evi, ünlü mimar Emin Onat tarafından 1955 yılında tasarlandı. Evin tasarımı, İkinci Ulusal Mimarlık Dönemi'nin estetik ve işlevsel özelliklerini yansıtıyor. Dış ve iç mekanlarındaki tasarımıyla dikkat çeken bu yapı, modern mimarinin önemli bir örneği olarak kabul ediliyor.

Cenap And Evi, başlangıçta büyük bir bahçeye sahipti ve bu bahçeden KavaklıDere’nin bir bölümü geçiyordu. Evin basık kemerli ana girişi, Atatürk Bulvarı’na bakan ön bahçeden erişilebiliyor. Zemin katta, geleneksel Türk konut mimarisinin izlerini taşıyan ocak, tavan ve dolap nişleri ile birlikte "L" planlı bir salon ve yemek odası bulunuyor. Üst katta ise, iki yatak odası ve servis mekânları yer almakta. Ayrıca, salonun arka bahçeye bakan kısmında bir kütüphane düzenlemesi yer alıyor.

GELENEKSEL TÜRK- ALMAN EVLERİNİN HARMANLANMASI 

Cenap And Evi, yalnızca mimari tasarımıyla değil, aynı zamanda yerel ve modern malzemeleri bir araya getirerek geleneksel Türk ve Alman evlerinin özelliklerini harmanlamasıyla da öne çıkıyor. Beyaz rengin hâkim olduğu cephesi ve organik biçimli alaturka kiremitle kaplı çatısı, yapının sade ama etkileyici dış görünümünü tamamlıyor.

Bugün Cenap And Evi, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından bir müzik merkezi olarak kullanılmakta. Zemin katta düzenlenen konserler, bu tarihi yapının kültürel yaşam içindeki rolünü sürdürmesini sağlıyor. Bu özellik, evi Ankara’nın müzik hayatı için de önemli bir merkez haline getiriyor.

Ankara'da sahte bal operasyonu! Piyasa değeri tam 960 milyon lira... Ankara'da sahte bal operasyonu! Piyasa değeri tam 960 milyon lira...

1950'lerin başında Türkiye’de kentleşme hızının artmasıyla birlikte, mimarlar modern aile hayatını desteklemek için yeni konut projeleri geliştirmeye başlamıştı. Cenap And Evi, bu dönemin önemli örneklerinden biri olarak, Ankara’nın konut kültürünü ve mimarisini şekillendiren bir yapı olarak tarihteki yerini koruyor.

Cenap And Evi’nin tarihi ve mimari önemi, hem Ankara’nın kültürel mirasının bir parçası olarak hem de modern yaşamın temsilcisi olarak değerini sürdürmekte.

Muhabir: TUĞBA AKKESEN