Ankara'nın simge mekanlarından biri olarak bilinen ve mevsimine göre sert esen rüzgarlardan dolayı 'Rüzgarlı Sokak' ismini alan Ulus'taki bu simge mekan, Cumhuriyet dönemi basınının ilk olarak kalbinin attığı yer olarak biliniyor.
Cumhuriyet tarihine tanıklık eden Rüzgârlı Sokak, bir dönemin gazetecilik mabedi olarak hem Ankara'nın hem de Türk basınının unutulmaz adresi oldu. Ankara’nın tarih kokan sokaklarından biri olan Rüzgârlı Sokak, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren Türk basını için vazgeçilmez bir merkez oldu. Sert rüzgârlarıyla adını taşıyan bu sokak, sadece gazeteciler için değil, aynı zamanda siyaset, kültür ve sanat dünyasının da buluşma noktasıydı.
TÜRK BASININ KALBİNİ ATTIĞI YER
Kurtuluş Savaşı döneminde Ulus Meydanı ile birleşerek bir direniş ve bağımsızlık sembolüne dönüşen Rüzgârlı Sokak, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Türk basınının kalbinin attığı yer haline geldi. Çankırı Caddesi’nden başlayarak birçok sokağa geçit veren bu uzun yol, gazetecilerin bir araya geldiği, haberlerin yazıldığı ve Türkiye’nin kaderini belirleyen kararların yankı bulduğu mekânlarıyla ünlüydü.
Rüzgârlı Sokak, bir dönem "Ankara’nın Bab-ı Ali’si" olarak anılırdı. İkinci Meclis’e olan yakınlığı, gazetecilerin sokağı hızlıca kullanarak haberlere ulaşmasını kolaylaştırırken, çevresindeki hükümet binaları, bakanlıklar ve yargı organları bu alanı Türk basını için vazgeçilmez bir üs haline getirdi.
Sokağın çevresi, dönemin sosyal hayatını şekillendiren pek çok mekâna ev sahipliği yaptı. Ankara Palas, Karpiç ve Süreyya gibi yerlerde diplomatlar, siyasetçiler ve gazeteciler bir araya gelirken, bu sosyal alanlar aynı zamanda haber toplama açısından da zengin bir ortam sunuyordu.
Sosyal ve kültürel yaşamın kalbi olan bu mekan Batılılaşmanın adeta bir simgesiydi. O dönem adeta gazetecilik okulu gibi çalışan Rüzgarlı Sokak, birçok ismin yetiştirilmesine katkı sunmasıyla tarihteki yerini aldı. 1970'li yıllara kadar basının kalesi görevi gören Rüzgarlı Sokak, o tarihlerden sonra ise ne yazık ki işlevini yitirdi.