Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesindeki Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verilerine göre, başkentteki hava kalitesi izleme istasyonlarında yapılan ölçümler, bazı bölgelerde “hassas” seviyede hava kirliliği uyarıları veriyor. Özellikle Batıkent ve Ostim gibi yoğun trafikli bölgelerde hava kalitesi, PM10 ve PM2.5 gibi kirleticilerle birlikte, sağlık riski taşıyan “turuncu kod” seviyesinde ölçülüyor.
Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’na göre Ankara’daki hava kalitesi izleme istasyonları, Partikül Madde (PM10, PM2.5), Kükürt Dioksit (SO2), Azot Oksitler (NOx), Karbon Monoksit (CO) ve Ozon (O3) gibi kirleticilerle birlikte meteorolojik verileri sürekli takip ediyor. Ancak, başkentteki hava kirliliği seviyesinin yükselmesinin başlıca nedenleri arasında eski ve dizel araçların yoğun kullanımı ve sanayi tesislerinden kaynaklanan emisyonlar yer alıyor.
HAVA KİRLİLİĞİ SAĞLIK RİSKİNİ BERABERİNDE GETİRİYOR
Uzmanlar, trafikten kaynaklanan hava kirliliğinin özellikle kardiyopulmoner hastalıklar ve nörolojik hastalıklar üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor. Yapılan araştırmalar, trafikteki kirleticilere maruz kalmanın Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların riskini artırabileceğini gösteriyor. Bunun yanı sıra, alerjik olmayan solunum yolu hastalıklarına ve çeşitli sağlık sorunlarına da yol açabiliyor.
Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı verileri, Batıkent ve Ostim’in yanı sıra Sincan, Etimesgut, Yaşamkent, Keçiören, Bahçelievler, Ulus, Sıhhıye, Kayaş, Siteler olmak üzere 16 yerde hava kalitesi ölçümleri yapılıyor. Haritaya bakıldığında özellikle Çankaya bölgesinin ,Yaşamkent'in ve Siteler'in hava kalitesinin yeşil renkte yani iyi anlamı taşıdığı görülüyor.
Ankara’nın hava kalitesi, gün geçtikçe daha ciddi bir problem haline geliyor. Başkentte, etkili hava kirliliğiyle mücadele önlemlerinin alınması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının daha etkin kullanılmasının önem taşıdığı vurgulanıyor. Başkentteki çevre politikalarının güçlendirilmesi, yaşanabilir ve sağlıklı bir şehir için kritik öneme sahip.