Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gaziler Günü mesajı Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Gaziler Günü mesajı

Genç Cumhuriyetin ilanından sonra Aandolu'nun tam ortasında yorgun ve unutulan şehirlerden birisi de Ankara'ydı. 13 Ekim 1923'te başkent oluşu duyurulan Anadolu'nun yoksul kenti, cumhuriyetle birlikte yepyeni bir çehreye kavuşmayı sanki sabırsızlıkla bekliyordu. 

1453 yılında Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiği tarihten itibaren 470 sene boyunca başkentin birdenbire değişmesi birçok kesim tarafından hemen kabul edilebilecek bir şey olmamış. Osmanlı İmpartorluğu'na başkentlik yapan İstanbul'un ardından Anadolu'nun yorgun ve henüz daha değeri bilinmeyen kenti Ankara'nın seçilmesi öncesinde büyük bir şaşkınlık yarattı. 

‘BAŞKENT ANADOLU'NUN KALBİNDE OLMALI’

Ankara'nın başkent olarak seçilmesinin tarihi, stratejik, ve siyasi nedenleri ise oldukça derin. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, özellikle I. Dünya Savaşı'nın ardından İstanbul'un işgal edilmesi, Osmanlı'nın zayıflaması ve Anadolu'daki Millî Mücadele'nin yükselmesi, yeni bir başkent ihtiyacını doğurdu.

Bu süreçte Ankara, coğrafi konumu, merkezi konumu, ulaşım yollarına yakınlığı, ve Türk-Müslüman nüfus yapısı gibi avantajlarıyla öne çıktı. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, Anadolu'da sürdürülecek olan bağımsızlık mücadelesinin merkezi olarak Ankara'yı seçtiler.

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla birlikte Ankara, fiili olarak yeni devletin merkezi oldu. Ancak, başkentin resmen Ankara'ya taşınması kararı, birkaç yıl sonra alınacak ve bu süreçte stratejik ve diplomatik dengeler de dikkate alınacaktı. Ankara'nın başkent olma süreci, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun önemli bir adımı olup Mustafa Kemal'in ileri görüşlülüğü bu süreçte belirleyici olmuştur.

  • Ankara’nın başkent olarak seçilmesi, sadece coğrafi ve stratejik avantajları nedeniyle değil, aynı zamanda Anadolu’nun merkezinde yer alması, demiryolu bağlantılarına sahip olması ve halkının Milli Mücadele'ye gösterdiği sarsılmaz destekle de ilgiliydi. İstanbul'un işgal altındaki durumu ve bu kente olan güvensizlik de Ankara’yı başkent yapma kararını pekiştirdi.

Mustafa Kemal, daha 1921’de bu düşüncesini yakın çevresiyle paylaştı. Le Temps gazetesine verdiği demeçte, Türkiye’nin siyasi başkentinin Anadolu’nun ortasında yer alacağını belirterek, bu başkentte ülkenin iç ve dış politikasının idare edileceğini vurguladı. Ancak, İstanbul üzerindeki iddiaların zayıflamaması için bu düşüncesini kamuoyuna açıklamakta temkinli davrandı. 

Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, hükümet merkezi olarak Ankara'nın seçilmesi konusu TBMM'de gündeme alındı. İsmet İnönü ve 13 milletvekilinin verdiği önergeyle, 13 Ekim 1923'te Ankara, resmi olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin başkenti ilan edildi. Bu önergenin gerekçesi, Anadolu'nun merkezinde bulunan bir başkentin, hem iç hem de dış güvenlik açısından en doğru seçim olduğuydu.

Ankara, başkentlik görevini üstlendikten sonra, yalnızca siyasi bir merkez olmakla kalmadı, hızla modern bir kente dönüşmeye başladı. Şehrin devletin kalbi olmasının yanı sıra, gençlerin sosyal aktivitelerini rahatlıkla gerçekleştirebileceği, kültür ve sanatın da merkezi haline gelmesi için pek çok adım atıldı. 

Gazi Mustafa Kemal, Ankara ve Ankaralılara minnetini, “Ankara’nın ve Ankaralıların benim gönlümde bambaşka bir yeri vardır” diyerek gösterdi.

Muhabir: TUĞBA AKKESEN