Ne inançta ne de siyasette zorlama olmaz!
Bunun eng üzel örneklerini toplumumuzun kutuplaşmaya başladığı şu günlerde göremiyoruz.
“Bizden olan bizimle, olmayan başka” anlayışıyla birbirimiz dışlar hatta yok sayar hale gelmişiz.
Oysa toplumun tüm katmanları birdir.
Sosyal ayrımlar olsada, özünde insanoğlunun “insan olma” olgusu değişmez, eksiltilemez yada üstüne konulamaz.
Bakın, sadece bizim kendi hayatımıza değil, tüm Dünya’ya Fatih Sultan Mehmet Han’ın nasıl bir mesaj verdiğini aktarayım sizlere;
“Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettikten sonra, Avrupada fütuhata devam ediyordu. Bir seferinde Sırbistan hududuna gelmiş ve Sırbistan’ın fethi artık an meselesi idi. Sırp Kralı Brankoviç bir yanda Macaristan bir yanda da Türkler olduğu için arada zor durumda kalmıştı. Her iki büyük devletten birine sığınmak, ondan yardım istemek düşüncesiyle, her iki tarafa da elçiler gönderdi.
“Sırbistan elinize geçer ve burayı fethederseniz nasıl muamele edeceksiniz?” diye fikirlerini öğrenmek istedi.
Sırplılar ortodoks mezhebine mensup olduklarından, katolik Macar Kralı Hünyad tarafından şu cevabı aldı:
-Eğer Sırbistan bizim elimize geçer ve biz oraları istilâ edersek, bütün Sırplıları katolik edinceye kadar mücadele ederiz ve bütün kiliseleri yıkar, yerlerine katolik kilisesi inşa ederiz…
Fatih Sultan Mehmet Hazretlerine giden elçi şu cevapla dönmüştü:
-Biz Sırbistan’ı alırsak, İslâmiyetin Allah indinde tek din olduğunu ilân ederiz. Ve bu arada hiç kimseyi, kendi dininden dönmeye zorlamayız. İsteyen eski dininin icabı olan kiliseye gider, isteyen Allah indinde tek din olan İslâmiyeti seçer, dünya ve ahiret selâmetine kavuşur.